Başında kap olan 6 harfli 20 kelime var. Kap ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kap olan kelimeler listesine ya da sonu kap ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kap bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAP, PAK
2 Harfli Kelimeler
AK, PA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAPÇIK
-
-
[isim]
Küçük kap
-
Boş mermi kovanı
- "Fişek kapçığı."
-
Tahıl tanelerinde kabuk
-
[isim]
Küçük kap
- KAPÇAK
-
-
[isim]
Uzun saplı büyük kanca
-
[isim]
Uzun saplı büyük kanca
- KAPICI
-
-
[isim]
Otel, apartman vb. büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışveriş gibi işlerle görevli kimse
- "Bu arada, aşağıdan kapıcının sesi, gece nöbetçisine çıkışıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Osmanlı devlet teşkilatında saray kapılarını bekleyen görevli sınıfı
-
[isim]
Otel, apartman vb. büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışveriş gibi işlerle görevli kimse
- KAPALI
-
-
[sıfat]
Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı
-
Geçilmez durumda olan
- "Nedim'i beğenmeyenler bu şenlikli dünyaya kapalı olanlardır." (Salâh Birsel)
-
Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri)
-
Başı örtülü (kadın)
-
Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem
-
Gizli, saklı
- "Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir."
-
Açık olmayan (giyecek)
- "Damalı bir eteklik, açık mavi, kapalı bir yün kazak giymişti." (Necati Cumalı)
-
Bulutlu, karanlık (hava)
- "Ankara'nın soğuk, kapalı havalı günlerinden biriydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İçe dönük yaradılışta olan
- "Kapalı ruhlu, ağırbaşlı, güç heyecana gelir insanlardır." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı
- KAPARİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gebre otu
-
[isim]
Gebre otu
- KAPIDA
-
-
[zarf]
Çok yakın zamanda, gelmek üzere
- "Kış kapıda."
-
[zarf]
Çok yakın zamanda, gelmek üzere
- KAPSÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şişe kapağı
-
Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
-
Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
-
Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
-
Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
-
Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
-
Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
-
Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
-
Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap
-
[isim]
Şişe kapağı
- KAPRİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Geçici, düşüncesizce, değişken istek
- "Buraya ben kendi kör kaprisimle, kendi irademle geldim." (Aka Gündüz)
-
Huysuzluk
-
[isim]
Geçici, düşüncesizce, değişken istek
- KAPSAM
-
-
[isim]
Sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul
- "Yasa kapsamına giren devlet personeli."
-
Kaplam
-
[isim]
Sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul
- KAPTAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
- "Raşit çocuk Denizyolları vapurlarından birinde kaptandı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Takım oyunlarında takımı temsil eden kimse
-
Kaptan pilot
-
Yolcu otobüsü sürücüsü
-
Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kimse, efe
- "Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan." (Halk türküsü)
-
[isim]
Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
- KAPELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Şapka
- "Serseri güruhunun başlarından düşmeyen siperli sipersiz kapelalarla..." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Şapka
- KAPMAK
-
-
[-i]
Birdenbire yakalayarak, çekerek almak
- "Bir hamlede atıldım. Evvela tabibin elinden defteri kaparak fırlattım." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Isırıp parçalamak
-
Koparmak, kıstırmak
- "Makine parmağını kapmış."
-
İşitir işitmez veya görür görmez bellemek ve öğrenmek
- "Bir müzik parçasını kapmak."
-
Yer ayırmak, yer tutmak
-
[nsz]
Bulaşmış olmak, geçmek
- "Hastalık kapmak. Huy kapmak."
-
[-i]
Birdenbire yakalayarak, çekerek almak
- KAPAMA
-
-
[isim]
Kapamak işi
-
Taze soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti yemeği
-
Metres
-
Üst baş, giyecek takımı
-
[isim]
Kapamak işi
- KAPSIZ
-
-
[sıfat]
Kabı olmayan
-
Kaplanmamış olan
-
[sıfat]
Kabı olmayan
- KAPILI
-
-
[sıfat]
Kapısı olan
-
Özellikle resmî bir işte çalışan
-
[sıfat]
Kapısı olan
- KAPKAÇ
-
-
[isim]
Kapıp kaçmak yoluyla yapılan bir çeşit hırsızlık
-
[isim]
Kapıp kaçmak yoluyla yapılan bir çeşit hırsızlık
- KAPORA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Güvenmelik
-
[isim]
Güvenmelik
- KAPLAM
-
-
[isim]
Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam, şümul
- "Bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler canlı kavramının kaplamı içine girerler."
-
[isim]
Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam, şümul
- KAPLAN
-
-
[isim]
Kedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan, Asya'da yaşayan çevik ve yırtıcı hayvan (Felis tigris)
-
[isim]
Kedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan, Asya'da yaşayan çevik ve yırtıcı hayvan (Felis tigris)
- KAPLIK
-
-
[isim]
Kap kacak koymaya yarayan yer
-
[sıfat]
Defter, kitap vb.ni kaplamaya yarayan
- "Kaplık kâğıt."
-
[sıfat]
Herhangi bir kap dolduracak miktarda olan
- "İki kaplık aşure."
-
[isim]
Kap kacak koymaya yarayan yer