Başında kan olan 6 harfli 25 kelime var. Kan ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kan olan kelimeler listesine ya da sonu kan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kan bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAN
2 Harfli Kelimeler
AK, AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KANARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
- KANSIZ
-
-
[sıfat]
Kanı olmayan
-
Kan dökmeden yapılan
- "Kansız ihtilal."
-
Kanı az olan, çok kan kaybetmiş olan, anemik
-
Duygusuz ve korkak
-
[sıfat]
Kanı olmayan
- KANSER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urların yol açtığı hastalık, amansız hastalık, incitmebeni, dokunmabana
- "Doktorlar, kendisinde ilerlemiş bir kanser bulmuşlardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urların yol açtığı hastalık, amansız hastalık, incitmebeni, dokunmabana
- KANATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Ağzı geniş, tek kulplu su kabı
-
[isim]
Ağzı geniş, tek kulplu su kabı
- KANDAŞ
-
-
[sıfat]
Aynı kanı taşıyan, aynı soydan olan
- "Asırlarca birbirlerinden ayrı yaşayan kandaşlar..." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Aynı kanı taşıyan, aynı soydan olan
- KANAMA
-
-
[isim]
Kanamak işi, nezif
- "Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kanamak işi, nezif
- KANTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İsviçre Konfederasyonu'nu oluşturan devletlerden her biri
-
[isim]
İsviçre Konfederasyonu'nu oluşturan devletlerden her biri
- KANTÇI
- ...
- KANADA
- ...
- KANYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki koyak, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz
-
[isim]
Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki koyak, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz
- KANTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kışla, fabrika, okul vb. yerlerde yiyecek ve içecek maddelerinin satıldığı yer
-
Bu gibi kurumlarda işletilen ve yalnız o kuruma bağlı kimselerin yemek yediği lokanta
-
[isim]
Kışla, fabrika, okul vb. yerlerde yiyecek ve içecek maddelerinin satıldığı yer
- KANUNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yasal
-
[sıfat]
Yasal
- KANTAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi
-
[isim]
Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi
- KANTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
-
Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aleti, el kantarı
-
Baskül
-
56,452 kg ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi
- "İki kantar kireç."
-
[isim]
Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
- KANYAK
-
-
[isim]
İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak
-
[isim]
İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak
- KANCUR
-
-
[isim]
İzmarit balığının küçüğü
-
[isim]
İzmarit balığının küçüğü
- KANAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- "Halk, gördüklerine kanaat ederek ve oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Artık Kâmuran'ın ömrümün en büyük aşkı, geleceğime bir tek hâkim kudret olduğuna kanaat getirdim." (Halide Edip Adıvar)
-
Kanma, inanma
- "Sınıfını geçeceğine kanaatim yok."
-
Kanış, kanı, inanç, düşünce
- "Biz kanaatlerimizi açık söyleriz." (Etem İzzet Benice)
-
[isim]
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- KANKAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
-
[isim]
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
- KANCIK
-
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
-
[sıfat]
Dönek, güvenilmez
-
Kadın
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
- KANGAL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ
-
Bu biçimde bükülmüş şeylerin her bir halkası
- "Beş arkadaş, boyunlarına tel ve ip kangalları geçirmiş..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ