Kaldırıma Düşmek
-
önemini, değerini yitirmek
- "Araba bozuk kaldırımların üstünde sallanıyor, devrilecek gibi oluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kelli felli efendiden adamların hatta sarıklı ulemanın günden güne hırpanileşen kılıklarla, elleri boyunlarında, kaldırımları arşınladıklarını görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
ucuz fiyatla sokakta satışa çıkarılmak
- "Döndük, karşı kaldırıma atladık." (Sermet Muhtar Alus)
- "Bastığı hiçbir eser kaldırıma düşmemişti." (Yusuf Ziya Ortaç)