Başında kab olan 7 harfli 18 kelime var. Kab ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kab olan kelimeler listesine ya da sonu kab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kab bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAK
2 Harfli Kelimeler
AB, AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KABARIK
-
-
[sıfat]
Kabarmış olan
- "Kabarık göğsündeki, parlak kıvılcımlı tüyleri, altından bir zırh gibiydi." (Ömer Seyfettin)
-
Çıkıntısı olan, tümsekli
-
[sıfat]
Kabarmış olan
- KABARTI
-
-
[isim]
Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer
- "Bunlar biraz eğildikleri zaman cübbelerin arkasında tabanca kabzalarının kabartısı görülür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer
- KABALAK
-
-
[isim]
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık
- "Kendisi, ayağında postallar, sırtında kaput, başında kabalak, Çanakkale cehenneminde askerliğini yaparken..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık
- KABAŞİŞ
-
-
[isim]
Kabakulak
-
[isim]
Kabakulak
- KABATAŞ
- ...
- KABOTAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme işi
-
[isim]
Bir ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme işi
- KABURGA
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Eğe kemiklerinin oluşturduğu kafes
- "Yüreğinde heyecan büyüdü büyüdü, göğsüne sığmayan bir gürültü kaburgalarını parçalayacaktı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Eğe (I)
-
Gemilerde dış kaplamanın dayandığı iskelet
-
[isim]
Eğe kemiklerinin oluşturduğu kafes
- KABLOLU
-
-
[sıfat]
Kablosu olan
-
Kablo aracılığıyla işlevini yapan (araç, gereç)
-
[sıfat]
Kablosu olan
- KABAKÇI
-
-
[isim]
Kabak yetiştiren veya satan kimse
-
[isim]
Kabak yetiştiren veya satan kimse
- KABUSLU
- ...
- KABUKLU
-
-
[sıfat]
Kabuğu olan
-
[sıfat]
Kabuğu olan
- KABALIK
-
-
[isim]
Kaba olma durumu
-
Kaba davranış, nezaketsizlik, huşunet
- "Bu kabalığımı şimdiki vaziyetime bağışlayınız." (Peyami Safa)
-
[isim]
Kaba olma durumu
- KABARIŞ
-
-
[isim]
Kabarma işi veya biçimi
-
[isim]
Kabarma işi veya biçimi
- KABUKSU
-
-
[sıfat]
Kabuğu andıran, kabuğa benzeyen, kabuk gibi, kabuğumsu
- "Kabuksu tüyler."
-
[sıfat]
Kabuğu andıran, kabuğa benzeyen, kabuk gibi, kabuğumsu
- KABADÜZ
- ...
- KABLOCU
-
-
[isim]
Kablo döşeyen kimse
-
[isim]
Kablo döşeyen kimse
- KABARMA
-
-
[isim]
Kabarmak işi
-
Duygulanma
- "Bir de mektuplar okunurken ve selamlar söylenirken içinde tuhaf bir kabarma beliriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Kendini üstün görme, büyüklük taslama
-
Ay ve güneşin çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met
-
[isim]
Kabarmak işi
- KABAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet
- "Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür." (Peyami Safa)
- "O, atı kızdırıyor, çileden çıkarıyor diye, bütün kabahati seyisinde buluyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bu kabahati işlemiş, bu akşam tütsüyü, şerbeti unutmuştum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bu işte kabahati sobaya yüklemek lazım geliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hafif hapis, para cezası veya meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç
-
[isim]
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet