Başında ka olan 6 harfli 248 kelime var. Ka ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ka olan kelimeler listesine ya da sonu ka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ka bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAKIMA
-
-
[isim]
Kakımak işi
-
[isim]
Kakımak işi
- KASNAK
-
-
[isim]
Enli çember
- "Eski mahalledeki bir kız gibi kasnak işlesin." (Halide Edip Adıvar)
-
Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi
-
Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember
-
Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri
-
Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember
-
Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü
-
Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember
-
[isim]
Enli çember
- KAZARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, kazaen, ezkaza
- "Kazara çarptım herifçioğluna, koyduğu şeytan minarelerinin üstüne kıçüstü düşüverdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Rastgele, tesadüfen
- "Köşkün kapısından kazara postacı geçse sapsarı kesilirdi." (Ömer Seyfettin)
-
[zarf]
Kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, kazaen, ezkaza
- KAPKAÇ
-
-
[isim]
Kapıp kaçmak yoluyla yapılan bir çeşit hırsızlık
-
[isim]
Kapıp kaçmak yoluyla yapılan bir çeşit hırsızlık
- KAKLIK
-
-
[isim]
Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi
-
[isim]
Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi
- KAVLAK
-
-
[sıfat]
Kabuğu dökülmüş
- "Kavlak bir ağaç."
-
Güneşten derisi soyulan (kimse)
-
[isim]
Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş veya düşebilir kaya parçası
-
[sıfat]
Kabuğu dökülmüş
- KANARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
- KASMAK
-
-
Kasları gergin duruma getirmek
- "Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Kısaltmak
- "Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Daraltmak
- "Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı." (Cahit Uçuk)
-
Baskısı altında tutmak
-
Kasları gergin duruma getirmek
- KAYTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- "Nefise titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- KANEPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
- "Kanepe ile koltuklardan ikisini indirir, aşağıya çekidüzen veririz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
- KAROÇA
- ...
- KARLUK
- ...
- KATYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon, artın
-
[isim]
Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon, artın
- KANCIK
-
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
-
[sıfat]
Dönek, güvenilmez
-
Kadın
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
- KAPIDA
-
-
[zarf]
Çok yakın zamanda, gelmek üzere
- "Kış kapıda."
-
[zarf]
Çok yakın zamanda, gelmek üzere
- KAYRAN
-
-
[isim]
Orman içinde geniş ve çıplak alan, düzlük
-
[isim]
Orman içinde geniş ve çıplak alan, düzlük
- KAZEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saz veya kamıştan örülmüş büyük sepet, zembil
-
[isim]
Saz veya kamıştan örülmüş büyük sepet, zembil
- KABİNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bakanlar Kurulu, hükûmet
-
Hekim muayenehanesi
- "Rengi doktor kabinelerinin kapılarındaki cilalı siyah levhalar gibi parlıyor." (Aka Gündüz)
-
Kabin
- "Bir kabineye girip soyundum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hela
-
[isim]
Bakanlar Kurulu, hükûmet
- KARAĞI
-
-
[isim]
Ateş karıştırmaya yarayan, eğri uçlu demir çubuk
-
[isim]
Ateş karıştırmaya yarayan, eğri uçlu demir çubuk
- KARDEŞ
-
-
[isim]
Aynı anne babadan doğmuş veya anne babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı
- "Öz kardeş. Üvey kardeş. Kız kardeş. Erkek kardeş."
-
Yaşça küçük olan çocuk
-
[ünlem]
Adı bilinmeyen kimselere söylenen bir seslenme sözü
- "Güle güle Fahri Bey kardeşim!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Aralarında çok değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri
- "Din kardeşi."
-
[isim]
Aynı anne babadan doğmuş veya anne babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı