Başında ka olan 4 harfli 46 kelime var. Ka ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ka olan kelimeler listesine ya da sonu ka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ka bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAÇI
-
-
[zamir]
Ne kadarı, kaç kişi
- "Bunların kaçı sana ait?"
- "Kaçına belge verilecek?"
-
[zamir]
Ne kadarı, kaç kişi
- KAKA
-
-
[isim]
Çocuk dilinde dışkı
-
[sıfat]
Çocuk dilinde kötü, çirkin
-
[isim]
Çocuk dilinde dışkı
- KAPI
-
-
[isim]
Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı
- "Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın." (Tomris Uyar)
- "Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok." (Muammer İzgü)
- "Rumeli'de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti." (Ömer Seyfettin)
- "Anahtar bendedir. Onlar sonra kapıda kalırlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat
- "Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer
-
Devlet dairesi
- "Hükûmet kapısı."
-
Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân
- "Onların başvuracağı her kapıya gitmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gidere yol açan gereksinim
- "Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı."
-
Ev gezmesi için gidilen yer
- "Bugün yine kaç kapı dolaştın?"
-
[isim]
Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı
- KAİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Söyleyen
- "Bir selama kail oldum / Verir amma neden sonra." (Âşık Ömer)
-
İnanmış, aklı yatmış
- "İkimiz de bu odayı tutmakla çok akıllılık ettiğimize kaildik." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Söyleyen
- KASE
- ...
- KAŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap
- "Cebinden bir hap kutusu çıkarıp iki kaşeyi bir arada yuttu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap
- KAİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Başka bir şeyin yerine geçen
- "Altın para yerine kâğıt para kaim oldu."
-
Ayakta duran, var olan
- "Varlığımız onunla kaim."
-
Her zaman var olan (Tanrı)
-
[sıfat]
Başka bir şeyin yerine geçen
- KANA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
-
[isim]
Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
- KALP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek
- "Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hele düzmece şehzadenin kadife pantolonuyla sivri güzel çehresi derhâl kadının kalbini kazandı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hak yemek, kanuna aykırı bir şey yapmak, kalp kırmak korkusuyla bir türlü iş göremezdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Okuyucularımın hakkını yiyor hem de öteki genç okuyucularımın kalbini kırıyorum." (Orhan Veli Kanık)
-
Kalp hastalığı
- "Kalpten öldü."
-
Sevgi, gönül
-
Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri
-
Duygu, his
- "İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek
- KARE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
- "Kare masa."
-
İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın bir araya gelmesi
- "Kare as. Kare kız."
-
Bir sayının kendisiyle çarpımı
-
[isim]
Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba
- KAZI
-
-
[isim]
Bir yeri kazma işi, hafriyat
-
Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması
-
Tahta, maden vb. üzerine yazı veya resim oyma işi, hak (II)
-
[isim]
Bir yeri kazma işi, hafriyat
- KANT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şeker ve limonla içilen sıcak su
-
[isim]
Şeker ve limonla içilen sıcak su
- KARI
-
-
[isim]
Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce
- "Eve varınca karım Fadime kapıyı açar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Vay başına, sen tarlada hiç taş komamışsın. Sonunda bunun sana zararı dokunur. Karının saçlısı, tarlanın taşlısı, demişler." (Kemal Tahir)
-
Kadın
- "Analar ağlıyor, nişanlılar ağlıyor, karılar ağlıyordu; fakat Saliha kadın buna alışmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
Yaşlı, ihtiyar
-
[isim]
Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce
- KABE
- ...
- KASA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
- "Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ticarethanelerde para alınıp verilen yer
-
Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi
- "Kasa kim?"
-
Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça
-
Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık
- "Barın kapısı önünde bira kasaları yığılmıştı." (Atilla İlhan)
-
Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla
-
Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
-
Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı
-
[isim]
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
- KAYI
- ...
- KAJU
- ...
- KAMP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çadır, baraka vb. eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri
- "Beni öyle bir dinlenme kampına alsınlar ki kapıdan girerken kimlik kartımla birlikte kişiliğimi de kapıda bırakayım." (Haldun Taner)
-
Bu yerde konaklama
- "Kamp hayatı."
-
Kurum ve kuruluşlarda çalışanların dinlenmek, eğlenmek için gittikleri konaklama yeri
-
Tutsakların veya siyasal sürgünlerin toplanıldığı yer
- "Toplama kampı."
-
Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk
- "Sırasında ayrı siyasi kamplarda birbirlerinin karşısına çıksalar da düşman görmezler birbirlerini." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Çadır, baraka vb. eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri
- KAFİ
- ...
- KADI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanzimat'a kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları
-
[isim]
Tanzimat'a kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları