Başında ka olan 3 harfli 14 kelime var. Ka ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ka olan kelimeler listesine ya da sonu ka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ka bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAK
-
-
[isim]
Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu
- "Armut kakı."
- "Kayısı kakı."
-
[sıfat]
Zayıf ve kuru (kimse)
-
[isim]
Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu
- KAH
- ...
- KAÇ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı
- "Yakup Kadri'nin romanlarının kaç dile çevrildiğini bilen bile yoktur." (Çetin Altan)
- "Hacı Kalfa kaç baharın yoğurdunu yemiştir, bilirsin sen?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birçok
- "Kaç gündür ben de bunu söyleyecektim, söyleyemiyorum." (Orhan Kemal)
-
[sıfat]
Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı
- KAZ
-
-
[isim]
Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser)
-
[sıfat]
Budala
-
[isim]
Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser)
- KAL
-
-
[isim]
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
-
[isim]
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
- KAV
-
-
[isim]
Ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi madde
-
Yılanın deri değiştirirken attığı deri
-
[isim]
Ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi madde
- KAY
-
-
[isim]
Yağmur, yaz yağmuru
-
[isim]
Yağmur, yaz yağmuru
- KAT
-
-
[isim]
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
- "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey
- "Bir kat yufka, bir kat peynir."
-
Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
-
Giyeceklerde takım
- "Birer kat elbise ile kalacağız." (Aka Gündüz)
-
Apartman dairesi
-
Ön, yan
- "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır." (Salâh Birsel)
-
Huzur
-
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
- "Kumaşın katı."
-
Makam, mevki
-
Kez, defa, misil
- "Bu, ondan iki kat pahalı."
-
Katman
-
Tekrarlanan bir sayının toplamı
- "6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır."
-
[isim]
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
- KAR
-
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." (Tarık Buğra)
- "Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm." (Refik Halit Karay)
- "Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- KAS
-
-
[isim]
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale
- "Kol kasları. Kalp kası."
-
[isim]
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale
- KAP
-
-
[isim]
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
- "Aynı yazar bu kabına sığamayan oyuncunun el, kol, yüz kıpırtılarını da şöyle dile getirir." (Salâh Birsel)
-
Kap kacak
-
Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
-
Kapak, cilt
-
[isim]
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
- KAN
-
-
[isim]
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
- "Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı." (Ömer Seyfettin)
- "Kan başına çıkarmış zavallının ve hep bağırmak, bağırmak istermiş." (Peyami Safa)
- "O görüntü gözlerimin önünde canlanınca kan beynime sıçrıyor, kendimi kaybediyorum." (Ahmet Ümit)
- "Şimdiyse durum değişmiş, şu sazevinde oturanlar toprak için kan bile dökebilirlerdi." (Yahya Kemal)
-
Soy
- "O da benim kanımdan."
- "Her şeye karşın iş adamlığı kanına işlemişti." (Tahsin Yücel)
-
[isim]
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
- KAM
-
-
[isim]
Şaman
-
[isim]
Şaman
- KAŞ
-
-
[isim]
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar
- "Aşçıbaşı, kırçıl kaşlarını biraz daha çatıp karşıma çömeliyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Dönüp ardına baktı, bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu, yüzü kararıverdi." (Burhan Günel)
- "El yanında yıkar gider kaşını / Tenhalarda gülüşünü sevdiğim." (Ruhsati)
- "Kaşla göz arasında eline bir mikrofon verdiklerinden adamın sesi herkesi bastırır oldu." (Haldun Taner)
-
Kemerli ve çıkıntılı şey veya yer
- "Altın yüzük yaptırdım, kaşı sensin sevdiğim" (Halk türküsü)
-
Sarp kayalık, uçurum
-
Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm
-
Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set
-
[isim]
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar