Sonunda k olan 4 harfli 142 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

LAİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan
    • "Türkiye Cumhuriyeti ... laik ve sosyal bir hukuk devletidir." (Anayasa)

DİNK

  1. [isim] Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek
  2. Şayak, aba vb.ni dövmek için kullanılan araç

KÖŞK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bahçe içinde yapılmış süslü ev, kasır
    • "Bozuk ve tozlu yollardan tam bizim köşkün önüne geldik." (Ömer Seyfettin)

ÜNİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Tek, eşi olmayan

DENK

  1. [sıfat] Ağırlık bakımından eşit olan
    • "Neleri, nasıl yazacağımıza gelince, yaşadığım günden başlayıp, denk geldikçe geriye dönüşlerle." (Nezihe Meriç)
    • "Bizimkinin evde olmadığı bir zamana denk getirirsem çağıracağım, bakalım gelecek mi?" (Çetin Altan)
    • "Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor." (Nezihe Meriç)
  2. 0,80175 g olan ağırlık ölçü birimi
    • "Dolunun her biri, denk gelse bir kafa yarardı." (Tarık Buğra)
  3. Uygun, nitelik yönünden eşit

TRÜK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sinema veya tiyatroda teknik ustalıkla yapılan gösteri
    • "Eleştirmenlerce sırf orijinalite trüğü olarak değerlendiriliyordu." (Haldun Taner)

SİRK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Eğitilmiş hayvanların ve cambazların gösteri yaptıkları genellikle kapalı yer

EREK

  1. [isim] Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef
    • "Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur." (Azra Erhat)

ŞAVK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Işık

ÖREK

  1. [isim] Duvar

AÇIK

  1. [sıfat] Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
    • "Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Çıktık açık alınla on yılda her savaştan."
    • "Yakalanan veya tutuklanan kişinin durumu, soruşturmanın kapsam ve konusunun açığa çıkmasının sakıncalarının gerektirdiği kesin zorunluluk dışında, yakınlarına derhâl bildirilir." (Anayasa)
    • "Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı." (Nadir Nadi)
  2. Engelsiz
    • "Açık yol."
    • "Bazı ihtiyarlar bütün hislerini açığa vuran ikinci bir nevi çocukluğa düşerler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Örtüsüz, çıplak
    • "Açık baş."
  4. Boş
    • "Kâğıtta açık yer kalmadı."
  5. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal
    • "Açık kadro."
  6. Aralığı çok
    • "Açık adımlarla."
  7. Çalışır durumda olan
    • "Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar." (Ömer Seyfettin)
  8. Kolay anlaşılır, vazıh
    • "Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim." (Reşat Nuri Güntekin)
  9. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen
    • "Bu adamın her işi açıktır."
  10. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen
    • "... her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o." (Tarık Buğra)
  11. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı
    • "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." (Ömer Seyfettin)
  12. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.)
  13. [isim] Denizin kıyıdan uzakça olan yeri
    • "Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır." (Behçet Necatigil)
  14. [zarf] Doğru olarak, açıkça
    • "İnsan mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?" (Mahmut Yesari)
  15. [isim] Bir gereksinimin karşılanamaması durumu
    • "Bütçe açığı."
    • "Ülkenin doktor açığı."
  16. [isim] Belli bir yerin biraz uzağı
    • "Tren yolu nehrin açığından geçer."

UÇUK

  1. [sıfat] Uçmuş, soluk
    • "Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur." (Refik Halit Karay)
  2. Açık (renk)
    • "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık..." (Peyami Safa)
  3. Hafif, belirsiz
    • "Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız." (Atilla İlhan)
  4. Deli dolu

EŞEK

  1. [isim] Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan (Equus asinus)
    • "... uslu otur yoksa ufak bir münasebetsizliğini duyarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim, kemiklerin kırılır, anladın mı?" (Refik Halit Karay)
  2. Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa
    • "Bunlar ezberlerindeki mânileri söylerler, dağarcıklarında mâni kalmayınca da eşekten düşmüş karpuza dönerler." (Salâh Birsel)

ULAK

  1. [isim] Haberci, haber veren kimse
    • "Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı." (Nezihe Araz)

ABAK
...
EMİK

  1. [isim] Emmekten çürüyen yer, emme izi
  2. İnsan beyni

URUK

  1. [isim] Soy, sülale

SIDK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğruluk, gerçeklik
    • "... adına en soylu dileklerde bulunduğumuz bu bağırgan, kaba ve düşüncesiz insan yığınından, o dakikada sıdkım sıyrılmaya yetti." (Atilla İlhan)
  2. İçten bağlılık

ÇARK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
    • "Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar." (Halide Edip Adıvar)
    • "Küçük hizmetçi masanın öbür ucundan yarım sağa çark ederek elektrik düğmesine doğru döndü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi

ZERK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İç itim

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü