Sonunda k olan 4 harfli 142 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KLİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hizip

UÇUK

  1. [sıfat] Uçmuş, soluk
    • "Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur." (Refik Halit Karay)
  2. Açık (renk)
    • "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık..." (Peyami Safa)
  3. Hafif, belirsiz
    • "Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız." (Atilla İlhan)
  4. Deli dolu

AYIK

  1. [sıfat] Sarhoşluğu veya baygınlığı geçmiş olan
    • "Ayık kafa ile mektubu okudu."
  2. Anlayışlı, uyanık
    • "O nasıl bir güçtü ki, ayık kafayla görülmeyen şeyleri gördürüyor." (Muzaffer Uyguner)
  3. [zarf] Sarhoşluğu geçmiş bir biçimde

ŞEVK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İstek, heves
    • "Bütün gençlik heyecanlarımızın, şevklerimizin, çabalarımızın mesnedi olan ve adına Atatürk ilkeleri dediğimiz inançlar..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir ." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Sevinç, neşe
    • "Çiftlik yine, sabah oluyormuş gibi şevkini kaybetmeyen bir aydınlık içinde..." (Refik Halit Karay)

FLOK

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken

PEYK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uydu
  2. [sıfat] Bir başkasına bağımlılığı olan
    • "Peyk devletler."

EZİK

  1. [isim] Bere, çürük
    • "Vücudu eziklerle dolu idi."
  2. [sıfat] Ezilmiş veya yassılmış
  3. [sıfat] Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü
    • "Hiç de ezik bulmaz kızını, hep güvenmiştir ona." (Tarık Buğra)

APAK

  1. [sıfat] Çok ak

ENEK

  1. [sıfat] Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş

MÜLK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
  2. Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı
  3. Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
    • "Adalet mülkün temelidir."

SIDK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğruluk, gerçeklik
    • "... adına en soylu dileklerde bulunduğumuz bu bağırgan, kaba ve düşüncesiz insan yığınından, o dakikada sıdkım sıyrılmaya yetti." (Atilla İlhan)
  2. İçten bağlılık

LAİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan
    • "Türkiye Cumhuriyeti ... laik ve sosyal bir hukuk devletidir." (Anayasa)

TÜRK
...
İLİK

  1. [isim] Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık

LİNK

  1. [isim] Atın eşkin yürüyüşü

RİSK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Zarara uğrama tehlikesi, riziko

GÖRK

  1. [isim] Güzellik, gösteriş

MİNK

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Vizon

ÇARK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
    • "Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar." (Halide Edip Adıvar)
    • "Küçük hizmetçi masanın öbür ucundan yarım sağa çark ederek elektrik düğmesine doğru döndü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi

UFAK

  1. [sıfat] Boyutları normalden küçük
    • "Ufak ev."
  2. Yaşça daha küçük olan
    • "İki ufak çocuk konuşarak Fener'e doğru gidiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Makam, derece bakımından geri olan
    • "Ufak bir memuriyet de olsa olurdu." (Orhan Kemal)
  4. Önemsiz, çok az
    • "Ufak bir ameliyatla yüzük kesilip alındı." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü