Başında k olan 8 harfli 1134 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVLATMA
-
-
[isim]
Kavlatmak işi
-
[isim]
Kavlatmak işi
- KROKODİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İşlenmiş timsah derisi
-
[sıfat]
Bu deriden yapılmış olan
-
[isim]
İşlenmiş timsah derisi
- KÜSURSUZ
-
-
[sıfat]
Küsuru olmayan
-
[sıfat]
Küsuru olmayan
- KIZILLIK
-
-
[isim]
Kızıl olma durumu veya kızıl renkte yer
- "Bir sabah kızıllığında / Yola çıkarım Uzunköprü'den." (Orhan Veli Kanık)
-
Pudra, allık, düzgün
-
Vücutta kızarmış yer, kızartı
-
Güneş doğarken veya batarken oluşan hafif kızıl renk
-
[isim]
Kızıl olma durumu veya kızıl renkte yer
- KOPUKLUK
-
-
[isim]
Kopuk olma durumu
-
Kopuğa yaraşır davranış
-
[isim]
Kopuk olma durumu
- KADERSİZ
-
-
[sıfat]
Kötü talihi olan
- "Gel kadersizim, kimsesizim, kadersiz oğlumun muratsız oğlu gel!" (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Kötü talihi olan
- KARIŞMAK
-
-
[-e]
İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek
- "Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Düzensiz, dağınık olmak
- "Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa karışmış bir hâlde geldi." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bulanmak, duruluğunu yitirmek
- "Hava birden karıştı. Zihnim karıştı."
-
[nsz]
Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmek
- "Kaymakam işin karıştığını anlayarak..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Müdahale etmek, araya girmek
- "Sokakta herkes kadın kıyafetine karışmak hakkını kendinde görürdü." (Falih Rıfkı Atay)
-
Engellemek, araya girmek
-
Bir araya gelmek, katılmak
- "Bingazi'deki muharebeye karışmak için beraber yola çıktığım arkadaş Kahire'de hastalanmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
İlgilenmek, müdahale etmek, el atmak
- "Ben, dedim, başkalarının soy adlarına nasıl karışabilirim?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Yetkisinde bulunmak, bakmak, iş edinmek, işi olmak
- "Bu işe belediye karışır."
-
[-e]
İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek
- KAŞLAMAK
-
-
[-i]
Yüzüğün taşını kaşa oturtmak
-
[-i]
Yüzüğün taşını kaşa oturtmak
- KIRÇILLI
- ...
- KIVRANTI
-
-
[isim]
Kararsızlık, sıkıntı
- "... ne yapacağını bilememenin kıvrantısı içinde..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kararsızlık, sıkıntı
- KONİKLİK
-
-
[isim]
Konik olma durumu
-
[isim]
Konik olma durumu
- KUDURMAK
-
-
[nsz]
Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
-
Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek
- "Kudurmuş bir heyecanla döndü." (Ömer Seyfettin)
-
Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak
- "Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar el birliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?" (Haldun Taner)
-
Gücünü artırmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek
- "Oraya üşüşen Avrupalılar, doymak bilmez kudurmuş bir açlıkla din kardeşlerimizin kanlarını emip dururlar." (Ömer Seyfettin)
-
Çok kızmak, öfkelenmek
-
[nsz]
Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
- KÜLLİYEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Bütünüyle, tamamıyla, tamamen
-
[zarf]
Bütünüyle, tamamıyla, tamamen
- KUMPANYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle yabancı sınai, ticari ortaklık
- "Geminin batırılması emrini ben vermiş ve sigorta kumpanyasından ihtiyacım olan parayı sessizce koparıvermiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Tiyatro topluluğu
- "O küçük kasabada arada bir uğrayan tiyatro kumpanyaları da olmasa biz neyle avunurduk?" (Necati Cumalı)
-
Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapan kimseler topluluğu
- "Hırsız kumpanyası."
-
[isim]
Genellikle yabancı sınai, ticari ortaklık
- KUTSAMAK
-
-
[-i]
Kutsallaştırmak
-
Kutluluk dilemek, takdis etmek
-
Kutlu ve aziz kılmak
-
[-i]
Kutsallaştırmak
- KAYNAKÇA
-
-
[isim]
Belli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser, bibliyografya, bibliyografi
-
[isim]
Belli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser, bibliyografya, bibliyografi
- KISIRLIK
-
-
[isim]
Kısır olma durumu
- "Bu çocuksuzluk, bu kısırlık zaten bütün hayatımı zehirleyen bir şey." (Halide Edip Adıvar)
-
Verimsizlik, akamet
-
[isim]
Kısır olma durumu
- KUÇUKUÇU
-
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
- KUŞAKSIZ
-
-
[sıfat]
Kuşağı olmayan
-
[sıfat]
Kuşağı olmayan
- KALIKLIK
-
-
[isim]
Eksiklik, noksanlık
-
Kalık olma durumu
-
[isim]
Eksiklik, noksanlık