Başında k olan 5 harfli 613 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KEHLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bit
    • "Günah kirli, kehle yüklü / Çamaşırlarımı yudum." (Ahmet Muhip Dranas)

KUKLA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
    • "Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek
  3. Bu bebeklerle oynatılan oyun
  4. Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)

KAMÇI

  1. [isim] Bir ucuna ip, deri vb. bağlı vurma, dövme aracı
    • "İnce ve uzun parmaklı elleri kamçı tutmasını bilmiyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir ucu bir yere bağlı, öbür ucu herhangi bir işte kullanılmak için serbest bırakılan halat
  3. Spermatozoitlerde ve bazı tek hücreli hayvanlarda hareketi sağlayan ipliksi organ

KATRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Damla

KELİK

  1. [isim] Eski ayakkabı

KİMYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Maddelerin temel yapılarını, birleşimlerini, dönüşümlerini, çözümleme, birleşim ve üretim yöntemlerini inceleyen bilim
    • "Sıla kimya olmuş burnuma tüter / Yol ver dağlar ben sılaya gideyim." (Halk türküsü)
  2. Üstün özellikler taşıyan çok değerli şey
    • "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır." (Reşat Nuri Güntekin)

KIRIK

  1. [sıfat] Kırılmış olan
    • "Kırık pencereden ay, ışığını donduran bir soğuklukla odaya akıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Melez
    • "Kırık tazı."
  3. Tam nota göre düşük olan (not)
    • "Üç dersten kırığı var. Kırık not."
  4. [isim] Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
    • "Cam kırığı."
  5. [isim] Kemiğin bir etki ile kırılması
    • "Kolunda kırık yok ama çıkık var."
  6. [isim] Bir şeyin kırılan yeri
    • "Bunun kırığı neresinde?"
  7. [isim] Kırıntı
    • "Ekmek kırığı."
  8. [isim] Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
  9. Gücenmiş, üzgün
    • "Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış." (Behçet Necatigil)

KUBUR

  1. [isim] Tuvalet deliğinden lağıma inen boru
    • "Oğlum, ben karanlığa kubur sıkmam." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Boru biçiminde kap
    • "Ok kuburu."
  3. Bir çeşit tabanca, dolma tabanca

KASİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler
  2. Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek
  3. Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark

KOMŞU

  1. [isim] Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad
  2. [sıfat] Sınır ortaklığı bulunan, mücavir
    • "Komşu bahçeler arasında da pek kullanılmayan yan kapılar vardı." (Çetin Altan)

KOŞUK

  1. [isim] Nazım, manzume
  2. Koşma, türkü

KUYUM

  1. [isim] Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
    • "Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına" (Halk türküsü)

KAĞNI

  1. [isim] İki tekerlekli, tekerlekleri tek parça, dingili tekerlekle birlikte dönen öküz arabası
    • "Kağnıyı araba ile, kamyonet ile değiştiriyor." (Etem İzzet Benice)

KAYIT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yere mal ederek deftere geçirme
    • "Çocuğun kaydı bulunamadı."
    • "Ben kayıt altına giremem."
    • "Kanun ... kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz." (Anayasa)
  2. Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması
    • "Hafızama güvenmeyiniz. Kayıtlarınız daha sağlamdır." (Refik Halit Karay)
  3. Önem verme, gözetme
  4. Resmî belge
  5. Sesi veya görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi
  6. Şart
    • "Kitabımı geri gönderme kaydıyla verebilirim."
  7. Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme
    • "Hiçbir kayıt ileri sürmeksizin."

KILGI

  1. [isim] Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, uygulama, tatbik, ameliye, pratik

KISKA

  1. [isim] Arpacık soğanı

KÜLEK

  1. [isim] Bal, yağ, yoğurt vb. şeyler koymaya yarar tahta kova

KARUN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok zengin kimse

KOBAY

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kobaygillerden, bilimsel araştırmalarda kullanılan bir deney hayvanı, Hint domuzu (Cavia porcellus)
  2. Deney konusu

KOŞMA

  1. [isim] Koşmak işi
  2. Bir halatı, ağacı pekiştirmek için yanına konulan halat veya ağaç
  3. Sazla okunmak için hece ölçüsü ile yazılmış, ilk parçasının birinci, ikinci ve dördüncü dizeleriyle öteki parçaların dördüncü dizeleri birbiriyle, kalan dizeler de kendi aralarında uyaklı, konuları sevgi ve doğa olayları olan bir halk şiiri

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü