Başında k olan 5 harfli 613 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KESKİ
-
-
[isim]
Ağaç, taş, metal vb.ni yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik araç
-
Demir ve sac kesmek için üzerine çekiçle vurularak yürütülen keskin araç, tırnak
-
Pulluk gövdesi önüne takılan ve toprağı kesip ayıran, bıçak veya disk biçiminde çelikten yapılmış pulluk parçası
-
[isim]
Ağaç, taş, metal vb.ni yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik araç
- KOMŞU
-
-
[isim]
Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad
-
[sıfat]
Sınır ortaklığı bulunan, mücavir
- "Komşu bahçeler arasında da pek kullanılmayan yan kapılar vardı." (Çetin Altan)
-
[isim]
Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad
- KEFAL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
-
[isim]
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
- KESEK
-
-
[isim]
Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça
-
Tezek
-
Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası
-
[isim]
Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça
- KÖMBE
-
-
[isim]
Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek
-
[isim]
Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek
- KOPOY
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Orta boylu, düşük kulaklı, tüyleri kısa bir tür av köpeği
-
[isim]
Orta boylu, düşük kulaklı, tüyleri kısa bir tür av köpeği
- KURUM
-
-
[isim]
Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
- "Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
- KUZUM
-
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
- "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
- "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- KİLİS
- ...
- KIRCA
-
-
[sıfat]
Hafif kırlaşmış
- "Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Hafif kırlaşmış
- KÖPRÜ
-
-
[isim]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- "Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Ama siz öteki kıyıya köprü kurmadan geçtiniz." (Salâh Birsel)
-
İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey
- "Annesinin yalnız onunla değil, hiç kimseyle bir köprüsü yoktu." (Murathan Mungan)
-
Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri
-
Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum
-
Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durum
-
Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi
-
[isim]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- KÖYCÜ
-
-
[isim]
Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse
-
[isim]
Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse
- KUVVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünce, niyet
-
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin durumu veya gücü
-
Yeti
-
[isim]
Düşünce, niyet
- KALEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
- "Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." (Falih Rıfkı Atay)
- "Namık Kemal'in tek başına kalem oynattığı alanlarda başyazarlar, fıkra yazarları, sanat eleştiricileri yetişir." (Necati Cumalı)
- "Söylediklerinin içinde kaleme gelir bir lakırtı yoktu." (Haldun Taner)
- "Hemen kaleme sarıldı. Bir hafta her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
- "Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör herifin istifasını kaybetti." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu." (Tarık Buğra)
-
Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
- "Taşçı kalemi."
- "Oymacı kalemi."
-
Çeşit, tür
- "Üç kalem erzak."
- "Beş kalem ilaç."
-
Bazı deyimlerde yazı
- "Kaleme almak."
- "Kaleme gelmemek."
-
Yazar
- "Edebiyatımızın usta kalemlerinden..."
-
[isim]
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
- KAYAR
-
-
[isim]
Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
-
Pay
- "Bir temiz ağzının kayarını verdim."
-
[isim]
Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
- KIBLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
-
Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön
- "Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten sonra ellerimi kulaklarıma kaldırdım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güneyden esen yel
-
Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer
-
[isim]
Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
- KİNOA
- ...
- KOVCU
-
-
[sıfat]
Söz getirip götüren, arkadan çekiştiren, fitneci, fitçi, gammaz
-
[sıfat]
Söz getirip götüren, arkadan çekiştiren, fitneci, fitçi, gammaz
- KIYMA
-
-
[isim]
Kıymak işi
-
Çekilmiş et
-
Küçük kuşbaşı etlerden kavrularak yapılmış kışlık kavurma
-
[isim]
Kıymak işi
- KREMA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir çeşit yumurtalı süt tatlısı
-
Sütün yüzünden toplanan yağlı katman
-
Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba
-
[isim]
Bir çeşit yumurtalı süt tatlısı