Başında k olan 5 harfli 613 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KISKA

  1. [isim] Arpacık soğanı

KUMUL

  1. [isim] Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgârların yığdığı kum tepesi, eksibe

KUZİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Teyze, dayı, hala veya amcanın kız çocuğu, kız yeğen, böle

KADAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [edat] Ölçüsünde, derecesinde
    • "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Büyüklüğünde, genişliğinde
    • "Bacak kadar çocuk."
    • "Avuç içi kadar yer."
  3. Dek, değin
    • "Saat ona kadar sokaklarda gezdi." (Peyami Safa)
  4. Gibi
    • "İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Denli
    • "Bu merdivenleri, yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır." (Yusuf Ziya Ortaç)
  6. Süre belirten bir söz
    • "Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi." (Refik Halit Karay)
  7. [zarf] Miktarda, derecede
    • "İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor." (Halide Edip Adıvar)
  8. Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz
    • "Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu." (Falih Rıfkı Atay)

KEPEK

  1. [isim] Un elendikten sonra, elek üstünde kalan kabuk kırıntıları
  2. Başın derisinde oluşan küçük, beyaz pulcuklar
  3. Bazı deri hastalıklarında deriden dökülen parçacıklar

KERİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Soylu, asil
  2. Eli açık, cömert
  3. Allah'ın adlarından biri

KİLÜS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan ak kan

KÖMÜŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Manda

KÜBİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Küp ve kesme biçiminde olan
  2. Kübizm akımına uyularak yapılmış olan
    • "Kübik yapı."
    • "Kübik resim."
  3. Küp (II) biçiminde olan

KUMLU

  1. [sıfat] İçinde kum bulunan
    • "Kumlu toprak."
  2. Çok ufak ve sık benekli
    • "Kumlu kumaş."

KATLI

  1. [sıfat] Katlanmış, bükülmüş
    • "Katlı mendilleri dolaba koydu."
  2. Katı veya katları olan
    • "Yolun sonunda iki katlı eski bir bina yükseliveriyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

KEŞİK

Kelime Kökeni : Moğolca

  1. [isim] Sıra, nöbet

KİNİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın tedavisinde kullanılan beyaz alkaloit, kinin sülfatı
    • "İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik." (Reşat Nuri Güntekin)

KIŞRİ
...
KOTAN

  1. [isim] Pulluk, büyük saban

KUŞÇU

  1. [isim] Süs kuşları yetiştirip satan kimse
    • "Kendimi tanımaya ve etrafımdakileri seçmeye başladığım zaman bir kuşçu dükkânında bulunuyordum." (Refik Halit Karay)
  2. Saraylarda şahin, doğan vb. avcı kuşların bakımıyla görevli kimse
  3. Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı

KIMIL

  1. [isim] Yarım kanatlılardan, sap, çiçek, yaprak ve başakları emerek veya yiyerek ekin hastalığına yol açan, vücudu kalkana benzeyen zararlı bir böcek (Aelia rostrata)

KİNCİ

  1. [sıfat] Öç almak isteyen, kin tutan, kindar

KIRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 g olan ağırlık ölçü birimi
    • "Yüzlerini görür görmez, aşağıdaki misafirlerinin kıratlarını ölçmüştüm." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Nitelik, değer, düzey, seviye
    • "Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi." (Tarık Buğra)

KURGU

  1. [isim] Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
  2. Zembereğin kurulmuş olma durumu
    • "Saatin kurgusu bitmiş."
  3. Bir bütün oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, montaj
    • "Demir fabrikasının kurgusu bitti, işletmeye açıldı."
  4. Bir işe hazırlamak için yapılan telkin
    • "Bankacılardan birkaçının kurgularıyla Belediye başkanlığına adaylığını koymuştu." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Çatı
  6. Uygulamaya geçmeyen yalnız bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce, kuramsal araştırma, spekülasyon
  7. Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü