Başında k olan 5 harfli 613 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KERDE
-
-
[isim]
Sebze fideliği
- "İlerdeki kerdelerin birinde, üzerine uçuk sarı bir ışık düşmüş bir domates..." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Sebze fideliği
- KANIK
-
-
[sıfat]
Kanaatkâr
-
Tokgözlü
-
[sıfat]
Kanaatkâr
- KOPMA
-
-
[isim]
Kopmak işi
-
[isim]
Kopmak işi
- KÖPRÜ
-
-
[isim]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- "Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Ama siz öteki kıyıya köprü kurmadan geçtiniz." (Salâh Birsel)
-
İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey
- "Annesinin yalnız onunla değil, hiç kimseyle bir köprüsü yoktu." (Murathan Mungan)
-
Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri
-
Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum
-
Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durum
-
Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi
-
[isim]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- KATMA
-
-
[isim]
Katmak işi, ilhak
-
[sıfat]
Katılmış, eklenmiş, ulanmış, munzam
-
Kıldan veya yünden yapılmış ip, sicim
-
[isim]
Katmak işi, ilhak
- KOTAN
-
-
[isim]
Pulluk, büyük saban
-
[isim]
Pulluk, büyük saban
- KREMA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir çeşit yumurtalı süt tatlısı
-
Sütün yüzünden toplanan yağlı katman
-
Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba
-
[isim]
Bir çeşit yumurtalı süt tatlısı
- KUDUZ
-
-
[isim]
Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren, zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan hastalık
-
[sıfat]
Bu hastalığa yakalanmış
- "Ama dokunsalar ağlayacağı veya kuduz köpek gibi sağa sola saldıracağı belliydi." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Azmış
-
[isim]
Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren, zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan hastalık
- KUYUM
-
-
[isim]
Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
- "Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına" (Halk türküsü)
-
[isim]
Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
- KAYIŞ
-
-
[isim]
Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi
- "Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu." (Ömer Seyfettin)
- "Kayış gibi et."
-
Ustura bilenen cilalı kösele
- "Kayış gibi çamaşır."
-
[isim]
Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi
- KEKRE
-
-
[sıfat]
Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan
-
[sıfat]
Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan
- KETEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
-
[sıfat]
Bu bitkinin liflerinden yapılmış (dokuma vb.)
- "Saçları, yüzü, bolerosu, keten elbisesi, hepsi vücuduna yapışmış." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
- KINLI
-
-
[sıfat]
Kını olan, bir kınla sarılı olan
-
[isim]
Kını çok gelişerek bağlı bulunduğu sapı az veya çok saran yaprak
-
[sıfat]
Kını olan, bir kınla sarılı olan
- KİREÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO)
- "Duvarlar kireç badanalı idi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Genç kadının yüzü kireç gibi ağarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kalsiyum hidroksit, Ca(OH)
-
[isim]
Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO)
- KUVÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yaşanak
-
[isim]
Yaşanak
- KAPIŞ
-
-
[isim]
Kapma işi veya biçimi
- "El elin ayıbını terzi kumaşı alır gibi kapış kapış yaptığı için aldırış etmem." (Burhan Felek)
-
Kapışma
-
[isim]
Kapma işi veya biçimi
- KAİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buyruk, resmî kâğıt, ferman
- "Mezat kaimesi."
-
Kâğıt para, kâğıt lira, kayme
- "Atıf Bey cüzdanından çıkardığı bir reçeteyle bir beş liralık kaimeyi uzatarak..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Buyruk, resmî kâğıt, ferman
- KAMAN
- ...
- KANİŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek
- "Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek
- KAZAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse
-
[isim]
Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse