Başında k olan 4 harfli 164 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KITA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara
    • "Avrupa kıtası."
  2. Askerlerin bir komutanın emrinde bir araya gelmesinden oluşan birlik
    • "Trakya'da, Anadolu'dan gelecek yeni kıtalara intizar edilmektedir." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Dörtlük
    • "Abdülkadir Efendi'nin yazdığı tarih kıtasını aynen buraya geçirmekte bir fayda yok." (Burhan Felek)
  4. Parça, tane
    • "İki kıta mektup."

KOMİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Otel, pansiyon vb. yerlerde çalışan hizmetli
  2. Lokantalarda garson yardımcısı

KÜME

  1. [isim] Tümsek biçimindeki yığın
  2. Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup
    • "Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." (Nabizade Nazım)
  3. Tomar
  4. Bir sınıfta öğrencilerin, belli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek
  5. Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig
  6. Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her biri

KİMİ

  1. [zamir] Birtakımı, bazısı, kimisi
    • "Kimi su çeker, kimi sebze ayıklar, kimi yufka açar, çamaşır yıkar..." (Necati Cumalı)
  2. [sıfat] Bazı (canlı varlıklar için)
    • "Kimi çocuklar."

KÖLE

  1. [isim] Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan erkek, kul, esir, abd
  2. Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse
    • "Oğlum köleniz."
  3. Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse
    • "İçkinin kölesi. Paranın kölesi."

KUZU

  1. [isim] Koyun yavrusu
    • "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
    • "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
    • "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir meyve ve sebzeye bitişik olan küçük meyve veya sebze
  3. [sıfat] Kuzu etinden yapılmış olan (yiyecek)

KETE

  1. [isim] Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek

KAME

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş

KURT

  1. [isim] Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus)
    • "Kurdun oğlu akıbet kurt olur, demiş ve bu söz beş muallimin meslek ve ilim haysiyetine dokunmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yeri, bir şeyi iyi bilen
  3. [sıfat] İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz
    • "Deminden beri sus pus olmuş, fırsat bekleyen kurt müşterilerin ilk defa sesi duyuluyor." (Haldun Taner)

KULA

  1. [isim] Gövdesi sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
  2. [sıfat] Bu renkte olan (at)
    • "Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı." (Reşat Nuri Güntekin)

KOFA

  1. [isim] Hasır otu

KÜNH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Öz, kök, içyüz
    • "Bu şiirin künhü dimağla, gözle görülmez, yalnız kalple anlaşılır." (Yahya Kemal Beyatlı)

KÜNK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Pişmiş toprak veya betondan yapılmış kalın su borusu, büz
    • "Bir gün bu künklerin bir tanesinin, bir yerinden delinmiş olduğu görülür." (Sait Faik Abasıyanık)

KANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kanmış, inanmış
    • "Şahsi vaziyetini kabil olduğu kadar iyileştirmek lüzumuna kuvvetle kani idi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

KOŞA

  1. [sıfat] Çift, eş, ikiz
    • "Koşa badem sığmayan dar ağızlım." (Dede Korkut)
  2. [zarf] Hep birlikte

KEME

  1. [isim] Büyük sıçan
  2. Domalan

KESE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba
    • "Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse avuçlarını açarlar." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bunda benim keseme bir girecek yok ki sana yalan söyleyeyim." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Böylece Tecirlilerin yanına varan bir hoca, kesesini pek çok doldururmuş." (Salâh Birsel)
  2. [sıfat] Bu küçük torba miktarında olan
    • "Üç kese tütün."
  3. Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap
    • "Kur'an kesesi."
  4. Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez
  5. Bir kimsenin mal varlığı
    • "Bu sadeleşme vücut ve keseye daha elverişli idi." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Organizmanın bazı boşlukları
  7. Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik
  8. Beş yüz kuruşluk para birimi

KARS
...
KAMU

  1. [isim] Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
  2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
    • "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçaltına sinmiş." (Haldun Taner)
  3. [sıfat] Hep, bütün
    • "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize." (Yunus Emre)

KAİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başka bir şeyin yerine geçen
    • "Altın para yerine kâğıt para kaim oldu."
  2. Ayakta duran, var olan
    • "Varlığımız onunla kaim."
  3. Her zaman var olan (Tanrı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü