Başında k olan 3 harfli 69 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIŞ

  1. [isim] Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim
    • "Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu." (Tarık Buğra)
  2. Çok soğuk hava

KOM

  1. [isim] Ağıl, davar ağılı
  2. Yayla evi
  3. Bir kimseye ait küçük yerleşim yeri, koy, çiftlik

KEŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yağı alınmış sütten veya yoğurttan yapılan peynir
  2. Kış için kurutulan yağsız, tuzsuz yoğurt

KÖK

  1. [isim] Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
    • "Benliğe kök salan gönül bağlarını kim tarif edebilir?" (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu işi kökünden halletmek için kızını derhâl evlendirmeye karar vermişti." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
    • "Kelebeklerin kökünün kuruduğu bir dünyada çocuk istemem." (Tahsin Yücel)
    • "Bizimkilerin de amacı aynı / Doğan güneşle birlikte kökünüzü kazıyıp / Yeryüzünde bırakmamak izinizi." (Turan Oflazoğlu)
  2. Süsende olduğu gibi yer üstüne sap çıkaran çok yıllık yer altı gövdesi
  3. Bazı şeylerde dip bölüm
    • "Diş kökü."
  4. Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane
    • "Üç kök maydanoz."
  5. Dip, temel, esas
    • "Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu." (Halide Edip Adıvar)
  6. Kaynak, köken
    • "Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  7. Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
  8. Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
  9. Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimede nitelik değiştirmeden geçebilen atom kümesi
  10. Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer

KİR

  1. [isim] Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik
    • "Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var." (Halide Edip Adıvar)
  2. Utanılacak durum, leke, şaibe

KUZ

  1. [sıfat] Gölgede kalan (yan)

KAT

  1. [isim] Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
    • "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey
    • "Bir kat yufka, bir kat peynir."
  3. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
  4. Giyeceklerde takım
    • "Birer kat elbise ile kalacağız." (Aka Gündüz)
  5. Apartman dairesi
  6. Ön, yan
    • "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır." (Salâh Birsel)
  7. Huzur
  8. Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
    • "Kumaşın katı."
  9. Makam, mevki
  10. Kez, defa, misil
    • "Bu, ondan iki kat pahalı."
  11. Katman
  12. Tekrarlanan bir sayının toplamı
    • "6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır."

KAH
...
KES

  1. [isim] Genellikle yakmak için kullanılan iri saman

KUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
    • "Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı."
  2. Düzey

KEP

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Başlık, sipersiz şapka
  2. Asker şapkası
  3. Hemşirelerin giydiği başlık
  4. Bazı törenlerde profesör ve öğrencilerin giydikleri özel başlık

KAP

  1. [isim] İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
    • "Aynı yazar bu kabına sığamayan oyuncunun el, kol, yüz kıpırtılarını da şöyle dile getirir." (Salâh Birsel)
  2. Kap kacak
  3. Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
  4. Kapak, cilt

KIĞ

  1. [isim] Koyun, keçi veya deve pisliği

KOV

  1. [isim] Yerip çekiştirme, gıybet

KAZ

  1. [isim] Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser)
  2. [sıfat] Budala

KOL

  1. [isim] İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
    • "Sade çocuğuna değil, eşine de kol kanat gerer, ona da analık eder." (Haldun Taner)
    • "Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı." (Ömer Seyfettin)
    • "Polis düdükleriyle yeniden fırladım. Meğer hırsızlar kola çıkmış." (Ragıp Akyavaş)
    • "Selami de kolları paçaları sıvayıp Ali Naci'nin yardımına koşmuştu." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Vücudunun bu bölümünü saran bölümü
    • "Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu." (Tarık Dursun K)
  3. Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça
    • "Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor." (Ahmet Kabaklı)
  4. Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü
  5. Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal
  6. Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
  7. Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
  8. Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım (II), şube, branş
    • "Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları."
  9. Karakol
    • "Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi." (Refik Halit Karay)
  10. İş takımı, ekip, grup
    • "Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı." (Sait Faik Abasıyanık)
  11. Kanat
    • "Sağ kol. Sol kol."
  12. Dizi, düzen
    • "Yürüyüş kolu."
  13. Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

KET

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Engel

KOT

  1. [isim] Giysi yapılan bir tür mavi, kaba pamuklu kumaş, blucin
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılan (giysi)
    • "Kot pantolon."

KAY

  1. [isim] Yağmur, yaz yağmuru

KER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kuvvet, kudret

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü