Başında k olan 3 harfli 69 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÖZ
-
-
[isim]
Küçük kor parçası
-
[isim]
Küçük kor parçası
- KUŞ
-
-
[isim]
Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı
- "Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Sokağa çıkmak, çocukların arasına karışmak için pencerede, kafeste kuş gibi çırpınırım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kaç gündür helak oluyor fukara, biraz dinlensin; kuş kadar canı var, temelli eriyip bitecek!" (Atilla İlhan)
- "Ege kıyısının kuş uçmaz, kervan geçmez bir nahiyesinde muallimdim." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı
- KIŞ
-
-
[isim]
Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim
- "Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu." (Tarık Buğra)
-
Çok soğuk hava
-
[isim]
Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim
- KOD
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Harf
-
Şifre
-
[isim]
Harf
- KEL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Saçı dökülmüş olan (kimse)
- "Hekimler ne bilirmiş? Kelin medarı olsa kendi başında olur. Onlar ölmeyecek mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)
- "Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gelişmemiş, cılız (bitki)
- "Kel bir ağaç."
-
İçinde az eşya bulunan
-
[sıfat]
Saçı dökülmüş olan (kimse)
- KOT
-
-
[isim]
Giysi yapılan bir tür mavi, kaba pamuklu kumaş, blucin
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılan (giysi)
- "Kot pantolon."
-
[isim]
Giysi yapılan bir tür mavi, kaba pamuklu kumaş, blucin
- KIÇ
-
-
[isim]
Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, popo, makat
-
Deniz teknelerinde art taraf
- "Pantolonunu, ceketini fırlatır, kıç altındaki âdeta kamaramsı yere sokulur, düşünürdü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Arka bölümde olan
-
Bacak, ayak
-
[isim]
Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, popo, makat
- KIL
-
-
[isim]
Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
- "Hikmet Bey yaman adam, dikkat ettim, hiç istifini bozmadı, kılı kıpırdamadı." (Haldun Taner)
- "Senin gibi kılı kırk yaran bir kıza name beğendirme başarısından dolayı sevgiliniz beyefendiyi kutlarım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Her şeyi kılıfına uydurduktan sonra kılına halel gelmez." (Muammer İzgü)
- "Yüzlerce Berlinli kendisini seyrediyormuş gibi kılını kıpırdatmadan resim yapardı." (Salâh Birsel)
-
Keçi tüyü
-
[sıfat]
Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan
- "Kıl kilim."
- "Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek." (H. Türküsü)
-
[sıfat]
Huysuz, geçimsiz (kimse)
-
Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı
-
[isim]
Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
- KÖS
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul
- "Politikacılar onun olumlu isteklerini kös dinler mi, dinlemezler mi o zaman görürüz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul
- KOK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
-
[isim]
Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
- KİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Öç almayı amaçlayan gizli düşmanlık, garaz
- "Adımız miskindir bizim / Düşmanımız kindir bizim." (Yunus Emre)
- "İstanbul'dan ayrılmana o sebep oldu, diye gizli gizli ona kızacak, kin bağlayacaktım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize." (Yunus Emre)
- "Herkes ancak bir iki düşman için kin duyar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Öç almayı amaçlayan gizli düşmanlık, garaz
- KÜT
-
-
[sıfat]
Kısa ve kalınca
- "Küt parmaklar."
-
Keskin olmayan
-
[sıfat]
Kısa ve kalınca
- KUT
-
-
[isim]
Mutluluk
-
[isim]
Mutluluk
- KUP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Giysi kesimi, kesimle verilen biçim
-
[isim]
Giysi kesimi, kesimle verilen biçim
- KAK
-
-
[isim]
Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu
- "Armut kakı."
- "Kayısı kakı."
-
[sıfat]
Zayıf ve kuru (kimse)
-
[isim]
Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu
- KEF
- ...
- KIĞ
-
-
[isim]
Koyun, keçi veya deve pisliği
-
[isim]
Koyun, keçi veya deve pisliği
- KES
-
-
[isim]
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman
-
[isim]
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman
- KİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Futa
- "Kısacık boyuyla üç çifte kikine yerleşerek dümen kullanırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Futa
- KİR
-
-
[isim]
Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik
- "Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var." (Halide Edip Adıvar)
-
Utanılacak durum, leke, şaibe
-
[isim]
Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik