Başında olan 5 harfli 64 kelime var. Kı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kı olan kelimeler listesine ya da sonu kı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında kı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIŞIN

  1. [zarf] Kış mevsiminde, kış süresince
    • "Cuma ve pazartesi geceleri, kışın Aksaray'daki evimizde boza partisi verilirdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KIYYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Okka

KILIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap
    • "Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe

KIYIN

  1. [isim] Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm

KISMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel, cüzi

KIMIZ

  1. [isim] Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi, bir Türk içkisi
    • "Ey, sevincinden bir büyük geleceği / Muştulayan içki, bin yılın kımızı." (Ahmet Muhip Dranas)

KIZIL

  1. [isim] Parlak kırmızı renk
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta." (Ahmet Haşim)
  3. [sıfat] Aşırı derecede olan
    • "Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Komünist
  5. Genellikle küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık
  6. Altın

KIZIŞ

  1. [isim] Kızma işi veya biçimi

KIRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 g olan ağırlık ölçü birimi
    • "Yüzlerini görür görmez, aşağıdaki misafirlerinin kıratlarını ölçmüştüm." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Nitelik, değer, düzey, seviye
    • "Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi." (Tarık Buğra)

KIŞIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kabuk
    • "Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk." (Falih Rıfkı Atay)

KIZAN

  1. [isim] Erkek çocuk
  2. Silahlı köy delikanlısı
    • "Kızanlarla köyün eşiğinde ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik." (Halide Edip Adıvar)
  3. Çoluk çocuk

KINLI

  1. [sıfat] Kını olan, bir kınla sarılı olan
  2. [isim] Kını çok gelişerek bağlı bulunduğu sapı az veya çok saran yaprak

KIYAK

  1. [sıfat] Benzerlerinden üstün olan, çok güzel, mükemmel
    • "Kıyak bir koşu atı. Kıyak bir söz."
    • "O kadar uzatmayalım bu işi, sana bir kıyak yapalım." (Tahsin Yücel)
  2. [isim] Hoşgörü, ayrıcalık tanıma
  3. Güzel, biçimli, yakışıklı, düzgün giyimli
  4. Kıyıcı, zalim, gaddar

KIZMA

  1. [isim] Kızmak işi
    • "Şimdi artık kızma sırası bana gelmişti." (Reşat Nuri Güntekin)

KISKI

  1. [isim] Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz

KIMIL

  1. [isim] Yarım kanatlılardan, sap, çiçek, yaprak ve başakları emerek veya yiyerek ekin hastalığına yol açan, vücudu kalkana benzeyen zararlı bir böcek (Aelia rostrata)

KITIR

  1. [isim] Kuru ve gevrek ses
    • "Kim dedi bunu sana, Kâmil Bey mi, boş ver kardeş, inanma sakın, kıtır atıyorlar, moralimizi bozmak istiyorlar." (Atilla İlhan)
  2. Yalan
  3. Patlamış mısır

KISKA

  1. [isim] Arpacık soğanı

KIRIK

  1. [sıfat] Kırılmış olan
    • "Kırık pencereden ay, ışığını donduran bir soğuklukla odaya akıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Melez
    • "Kırık tazı."
  3. Tam nota göre düşük olan (not)
    • "Üç dersten kırığı var. Kırık not."
  4. [isim] Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
    • "Cam kırığı."
  5. [isim] Kemiğin bir etki ile kırılması
    • "Kolunda kırık yok ama çıkık var."
  6. [isim] Bir şeyin kırılan yeri
    • "Bunun kırığı neresinde?"
  7. [isim] Kırıntı
    • "Ekmek kırığı."
  8. [isim] Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
  9. Gücenmiş, üzgün
    • "Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış." (Behçet Necatigil)

KIRCI

  1. [isim] Dolu
  2. Ufak ve sert taneli kar

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü