Sonunda ir olan 5 harfli 83 kelime var. İR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ir olan kelimeler listesine ya da başında ir olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VİTİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vitir namazı
-
[isim]
Vitir namazı
- ZİKİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anma, söyleme, sözünü etme
- "Dün sizin zikriniz geçti."
-
Bir tarikata bağlı olanların Tanrı'nın adını art arda söylemesi
- "Zikir çekmek."
-
[isim]
Anma, söyleme, sözünü etme
- NEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüzün rengi, bet beniz
- "Halit'in tavrını beğenmemişti. Herifin birdenbire nevri dönmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yüzün rengi, bet beniz
- ZİFİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir
- "Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir
- KAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kahredici, zorlayan
-
Baskın gelen, ezen, ezici
-
[sıfat]
Kahredici, zorlayan
- SEVİR
- ...
- CEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- "Kendi kafamın cevrinden kurtulmak için de geldim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- KADİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değer, kıymet, itibar
- "Hakikaten, insan sevdiklerinin kadrini yokluklarında anlıyor." (Peyami Safa)
- "Onun kadrini iyi bilenler de var." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir yıldızın parlaklık bakımından bulunduğu basamak
- "Birinci kadirde on dokuz, ikincide elli yedi, üçüncüde yüz yetmiş dört yıldız bulunur."
-
[isim]
Değer, kıymet, itibar
- NEŞİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yayma, dağıtma, saçma
-
Yayım
-
[isim]
Yayma, dağıtma, saçma
- ŞERİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötü, kötülükçü, fesat kimse
- "Ben de bu şerirleri aynı cezaya çarptıracağım." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kötü, kötülükçü, fesat kimse
- GELİR
-
-
[isim]
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
- "Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı." (Mahmut Yesari)
-
Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat
-
[isim]
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
- SEYİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş
- "Hastalığın seyri."
- "Sanki Rumeli baştan başa bir arena idi ve Avrupa siyaset adamları da birer Roma imparatoru gibi mermerden localarına kurulmuşlar, oradaki olumlu güreşleri seyre dalmışlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kara taşıtlarının belli bir güzergâhta ilerlemesi
-
Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek yolculuk etmesi
-
Bir yerden başka bir yere gitmek için yola çıkma
-
Eğlenmek için bakma, hoşlanarak bakma, temaşa
- "Tevfik, orta oyununa çıkınca seyrine en sık gidenlerden birisi Selim Paşa'nın karısı oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Bakıp eğlenecek şey, eğlendirici durum
- "Bundan âlâ seyri nerde bulacak garipler?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş
- FİKİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünce
- "İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ama ben, bir kitap üzerine bir fikir edinmek istedim mi o kitabı kendim okurum." (Nurullah ataç)
- "Evet iyi bir şey değil fakat benim için bir fikir verir, diye seçtim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Belki bir yolunu buluruz da kızın fikrini çeleriz, diyormuş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Düşün
- "İşitilen sözler, görülen tavırlar, beğenilen düşünceler Şinasi Bey'e yeni fikirler vermeye başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kuruntu
-
[isim]
Düşünce
- NESİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz yazı
- "Her millette olduğu gibi bizde de kelimeleri şiir canlandırmış, nesir sadece kullanmıştır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Düz yazı
- TABİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Rüya yorma, yorumlama
- "Sana yolculuk, millete de şenlik var, diye tabir etti." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Tabiri caizse, medyatik olanların adlarını duymuşlar elbette." (Nezihe Meriç)
-
Deyiş, anlatım, ifade
- "Diplomatik lehçede böyle bir tabir yoktur bile." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Deyim
- "Müfit için bu kaçmak tabirinin kullanılması da Perviz'e dokunmuştu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Rüya yorma, yorumlama
- İĞDİR
- ...
- KABİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mezar, sin
- "Ve serin serviler altında kalan kabrinde / Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Mezar, sin
- MAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Becerikli, yetenekli
- "Erkek aldatmakta çok mahirsin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Uzman, işini iyi bilen, usta
- "Harp fenninin bütün inceliklerini bilen mahir bir kumandandı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Becerikli, yetenekli
- CEZİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kök
-
Alçalma, medar karşıtı
-
[isim]
Kök
- KEPİR
-
-
[isim]
Çorak, çamurlu, verimsiz toprak
-
[isim]
Çorak, çamurlu, verimsiz toprak