Sonunda il olan 6 harfli 64 kelime var. İL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde il olan kelimeler listesine ya da başında il olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAFSİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi ayrıntılarıyla anlatma, açıklama
-
[isim]
Bir şeyi ayrıntılarıyla anlatma, açıklama
- ÇİNGİL
- ...
- PESTİL
-
-
[isim]
İnce yufka biçiminde kurutulmuş meyve ezmesi, bastık
- "Gerçekten yatak yorgan, kolu boynu sargılar içinde pestil gibi yatıyordu." (Haldun Taner)
- "Tulum Hayri dün voleybol oynamış, pestili çıkmıştı." (Rıfat Ilgaz)
-
[sıfat]
Çok yorgun, güçsüz
-
[sıfat]
Hasta
-
Tavan ile kömür damarı arasında yer alan ince, yumuşak killi tabaka
-
[isim]
İnce yufka biçiminde kurutulmuş meyve ezmesi, bastık
- TEŞMİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kapsamına alma, genişletme, yayma
-
[isim]
Kapsamına alma, genişletme, yayma
- EBABİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çobanaldatan
-
[isim]
Çobanaldatan
- TORPİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle bayramlarda çocukların eğlence aracı olarak kullandığı yanıcı madde
-
Savaş gemilerinde su altı silahı olarak kullanılan büyük bomba, torpido
-
Bir kimseyi kayırma işi
-
Kayırıcı
-
[isim]
Genellikle bayramlarda çocukların eğlence aracı olarak kullandığı yanıcı madde
- TENKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uzaklaştırma
-
Herkese örnek olacak bir ceza verme
-
Düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırma
-
[isim]
Uzaklaştırma
- ŞERGİL
-
-
[isim]
Askıntı, baş belası
-
[isim]
Askıntı, baş belası
- TAHLİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çözümleme
- "Duyduklarımı tahlil etmek lazımsa sevinç, keder gibi hisler değildi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kalabalığı kısa ve kuş bakışı bir tahlilden geçirelim." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Çözümleme
- AZRAİL
- ...
- TİRFİL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir tür yonca
-
[isim]
Bir tür yonca
- TENSİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağacın düşen yapraklarını toplayıp dibine gömme
-
[isim]
Ağacın düşen yapraklarını toplayıp dibine gömme
- İYİCİL
-
-
[sıfat]
İyilik etmeyi seven, hayırhah
- "Şaban, şimdi Zeyno'yu sokakta yalnız görürse çok iyicil bir sesle, ona hemen Haso çocuktan haber veriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Sonu iyi, tehlikesiz, iyi huylu (hastalık)
-
[sıfat]
İyilik etmeyi seven, hayırhah
- YOLBİL
- ...
- MUADİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eşit, denk, eş değer
-
[sıfat]
Eşit, denk, eş değer
- TEMSİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin veya bir topluluğun adına davranma
-
Belirgin özellikleri ile yansıtma, sembolü olma, simgeleme
- "Ayağa kalktı, ezberlediği bir sahneyi temsil etti." (Peyami Safa)
-
Sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, oyun
- "Çarşamba akşamı Tepebaşı'nda bir temsil verdim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sizin temsil ettiğiniz zümre bu sahada belli başlı bir rol oynayacak kudrette değildir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[edat]
Söz gelişi
-
Özümleme
-
[isim]
Birinin veya bir topluluğun adına davranma
- ÇİVRİL
- ...
- LEŞÇİL
-
-
Leşle beslenen (hayvan)
-
Leşle beslenen (hayvan)
- MENZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak
- "Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana / Biz menzile vararak atları çektik hana." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
İki konak arasındaki uzaklık
-
Bir günlük yol
-
Bir merminin ulaşabildiği uzaklık, erim
- "Top menzili."
-
Ordunun cephe gerisi işlerinin bütünü
- "Ne yedi ne içti, bir menzil subayının bütün gayreti ile çalıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
At değiştirmek veya konaklamak için kervanların ve posta tatarlarının indikleri bina veya han
-
Ok atma yarışlarında erişilen mesafe
- "Sonra yine menzil ölçülmüş, yeni bir rekor kırdığı anlaşılmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak
- TESCİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme
-
Bir taşınmazın üzerinde bir ayni hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıt
-
[isim]
Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme