Sonunda il olan 5 harfli 77 kelime var. İL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde il olan kelimeler listesine ya da başında il olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MİTİL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İçine yün, pamuk vb. doldurulan beyaz yastık veya yorgan kılıfı
-
İki yüzü beyaz kapsız yorgan
-
[isim]
İçine yün, pamuk vb. doldurulan beyaz yastık veya yorgan kılıfı
- KEFİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Borcunu ödemeyenin veya verdiği sözü yerine getirmeyenin bütün sorumluluğunu üzerine alan kimse
- "Her hâllerine ben kefilim diyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Kefil olmak istediğiniz adamı evvela benden soracaksınız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Borcunu ödemeyenin veya verdiği sözü yerine getirmeyenin bütün sorumluluğunu üzerine alan kimse
- ÇİPİL
-
-
[sıfat]
Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş (göz)
- "Annesininki gibi çipil fakat daha siyah ve kapakları şişmiş gözleri parlak, ufarak ve batıktı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş (göz)
- MEHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Önel
-
[isim]
Önel
- APRİL
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Nisan
-
[isim]
Nisan
- GİZİL
-
-
[sıfat]
Gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, potansiyel
-
[sıfat]
Gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, potansiyel
- KAVİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz
- "Babamın kavline göre, bu adam bütün Manisa halkını iki büyük afetten kurtarmış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Sözleşme, anlaşma
- "Kavlimiz böyle mi idi?"
- "Ey güzel seninle bir kavledelim / Bu kavlin üstüne dönmemesine." (Halk türküsü)
-
[isim]
Söz
- DEĞİL
-
-
[isim]
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime
- "Bu direniş çetin değil, haşin değil, yürek burkucuydu." (Tarık Buğra)
- "Ben parasında değilim, yeter ki iyi bir şey olsun."
-
[isim]
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime
- DEBİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bedensel ve zihinsel bakımdan güçsüz
-
[sıfat]
Bedensel ve zihinsel bakımdan güçsüz
- ÇİTİL
- ...
- SEKİL
-
-
[isim]
At, eşek ve sığırların ayaklarında bileğe veya dize kadar çıkan beyazlık, seki (II)
-
[isim]
At, eşek ve sığırların ayaklarında bileğe veya dize kadar çıkan beyazlık, seki (II)
- TEVİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- "Bu münasebetsizliği tevil edecek kimsede kudret kalmamıştı." (Sermet Muhtar Alus)
- "Ne kadar inkâr etse hırsızlığı tevil götürmüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- FİTİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde
- "Lambanın fitili biraz daha açılmış." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi
- "Fitiller işliyor azgın yarada." (Halk türküsü)
-
Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç
-
Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde
-
Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılan kabartma yol
-
Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit
-
Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş
-
Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu
- "... fitil oynarken kâğıtları bir müddet masaya bırakır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
0,0125 g olan ağırlık ölçü birimi
-
[isim]
Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde
- MİSİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eş, benzer
- "Misli görülmemiş bir refaha, bir saadete ermiştim." (Refik Halit Karay)
- "Bu sonbahar sabahında Gülhane Parkının misli menendi yoktur." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Miktar
-
Defa, kez, kat
- "Ona edeceğiniz her hareketi yüz misli ile size iade ederim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Eş, benzer
- KAHİL
- ...
- İŞKİL
-
-
[isim]
Kuruntu
-
[isim]
Kuruntu
- ESKİL
- ...
- SİVİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Askerî olmayan
- "Sivil savunma."
-
Asker sınıfından olmayan (kimse)
-
Özel bir biçimde olmayan, üniforma olmayan (giysi)
- "Arkasında siyah şayaktan bir sivil elbise vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Üniforma veya özel giysi giymemiş olan (kimse)
- "Çoğunlukla sivil insanları yadırgardım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Sivil polis
-
Çıplak, çırçıplak
-
[sıfat]
Askerî olmayan
- DELİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- "Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." (Peyami Safa)
-
Kanıt
- "Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
(deli:li) Kılavuz, rehber
-
[isim]
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- TECİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erteleme
-
[isim]
Erteleme