Sonunda il olan 5 harfli 77 kelime var. İL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde il olan kelimeler listesine ya da başında il olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAHİL
- ...
- MEYİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğiklik, eğim, akıntı
- "Fazılpaşa Yokuşu'nda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır." (Halide Edip Adıvar)
- "Kızın sana meyli olduğunu görünce seni kızdan soğutmak için bu planı yaptı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Eğilim, temayül
- "Her dilbere meyil verme / Ya sevilir ya sevilmez." (Erzurumlu Emrah)
-
İlgi, gönül verme
- "Beni görüp yönün öte döndürme / Yine gitmez meylim sendedir sende." (Pir Sultan Abdal)
-
[isim]
Eğiklik, eğim, akıntı
- KİRİL
- ...
- FOSİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları veya izleri, müstehase, taşıl
-
Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kimse
-
[isim]
Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları veya izleri, müstehase, taşıl
- BERİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat
-
[isim]
Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat
- KOPİL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Arsız sokak çocuğu
- "Mahallenin kopilleri ellerinde fener, kapı kapı dolaşır para toplarlarmış." (Reşat Enis)
-
Babası belli olmayan çocuk
-
[isim]
Arsız sokak çocuğu
- MEHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Önel
-
[isim]
Önel
- VARİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çoğunlukla sıvı maddeleri koymak için kullanılan, metalden yapılmış, silindir biçiminde, üstü kapalı kap
- "Yetmişer kiloluk varilleri raylar üzerinde yuvarlayarak tıngır tıngır getiriyorlar." (Aka Gündüz)
-
Petrol ölçü birimi (158,8l litre)
-
Bir kabın içine aldığı madde miktarı
- "Petrolün varili 25 dolara yükseldi."
-
[isim]
Çoğunlukla sıvı maddeleri koymak için kullanılan, metalden yapılmış, silindir biçiminde, üstü kapalı kap
- SEKİL
-
-
[isim]
At, eşek ve sığırların ayaklarında bileğe veya dize kadar çıkan beyazlık, seki (II)
-
[isim]
At, eşek ve sığırların ayaklarında bileğe veya dize kadar çıkan beyazlık, seki (II)
- TEVİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- "Bu münasebetsizliği tevil edecek kimsede kudret kalmamıştı." (Sermet Muhtar Alus)
- "Ne kadar inkâr etse hırsızlığı tevil götürmüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- DİŞİL
-
-
[sıfat]
Bazı dillerde dişi cinsten sayılan (kelime), müennes
-
[sıfat]
Bazı dillerde dişi cinsten sayılan (kelime), müennes
- REZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alçak, aşağılık
- "Sadece rezil etmekle kalmayacağım, hapse de tıktıracağım." (Peyami Safa)
- "Parmaklarının bileğime yapışacağından ve daha fazla rezil olacağımdan şüphe etmiyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hasan, bu dediğini yapsaydı, dört başı mamur bir dayak yiyip âleme rezil rüsva olacaktı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Şu gömleğe bak, rezili çıkmış!" (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Alçak, aşağılık
- SAKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağır
-
Sıkıntı veren, sıkıntılı
-
Çirkin, kaba, uyumsuz
-
[isim]
Türk müziğinde bir usul
-
[sıfat]
Ağır
- GAFİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aymaz
- "Ben gafil bir kız değilim." (Aka Gündüz)
- "Nasıl sinsice yaklaşmıştı baykuş, düşmanlarını nasıl gafil avlamıştı." (Cemil Meriç)
- "Atatürk bizden ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. Fakat onlar bizim gibi önceden hazırlanmadıklarından gafil avlanmışlar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Aymaz
- ÇİTİL
- ...
- APRİL
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Nisan
-
[isim]
Nisan
- NAKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım
-
Göç, taşınma
- "İşte, nakil masrafı da avucumda, diyerek otuz lirayı saydı." (Sermet Muhtar Alus)
-
Anlatma, söyleme, hikâye etme
-
Bir görevden başka bir göreve atanma, tayin
-
Yazı veya resmin aynısını başka bir şeyin üzerine yapma, kopya etme
-
Başka dilden bir eseri kendi diline çevirme, tercüme etme
-
[isim]
Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım
- YEŞİL
-
-
[isim]
Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk
- "Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil / Tarla sarı olsun / Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Önümüzde yeşil yamaçlar görününce biraz keyiflendik." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı
- "Yeşilfasulye."
-
[sıfat]
Olmamış, ham (meyve)
- "Yeşil kayısı."
-
[isim]
Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk
- SEBİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu
-
Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane
-
Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma
-
[isim]
Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu
- CEHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilgisizlik, bilmezlik
- "Bütün inadı ve bütün kuvveti cehlinden geliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bilgisizlik, bilmezlik