Sonunda ik olan 6 harfli 175 kelime var. İK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ik olan kelimeler listesine ya da başında ik olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEYLİK
-
-
[isim]
Bey olma durumu
-
Bir çeşit küçük ve ince asker battaniyesi
-
[sıfat]
Devletle ilgili, devlete özgü olan, devlet malı olan, mirî
-
[sıfat]
Herkesin kullandığı, herkesin bildiği
- "Çaresiz yine güneyde beylik bir tatil köyüne gideceğiz." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Basmakalıp
- "Aramızdaki konuşmalar, beylik konuşmalar sınırını aşmamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Rahat yaşama
-
Merkeze tam bağlı olmayarak bir beyin yönetimi altındaki ülke, emirlik, emaret, mirlik
- "Sonunda bütün bu beylikler Osmanlı İmparatorluğu'nun bayrağı altında toplandı." (Cahit Uçuk)
-
Hükûmet
- "Beylikten alacaklı olmak."
-
[isim]
Bey olma durumu
- DİRLİK
-
-
[isim]
Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
-
Huzur, erinç
- "Madem birsin, birlik olsun / Dilde, dinde, milliyette / Murat et de dirlik olsun / Baştan başa cemiyette." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere bağlı gelir
- "Zaten onun için, hazinelerin, varlıkların, dirliklerin ne değeri vardır." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
- İRONİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İroniye dayalı
-
[sıfat]
İroniye dayalı
- KRİTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eleştiri
- "Orhan'ın apartmanını kritik etmek için ince bahaneler arıyordu." (Peyami Safa)
-
Ciddi
-
[sıfat]
Nazik
-
[isim]
Eleştiri
- LASTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç
- "Lastikleri ayağında, bastonu koluna asılı, erkenciydi yine." (Necati Cumalı)
- "Neme lazım lastik gibi kaleci." (Haldun Taner)
-
Kauçuktan yapılmış ayakkabı
-
Kauçuktan yazı silgisi
-
Taşıtların jantlarına yerleştirilen, elastiki tekerlek bandajı
- "Şoförle bahçıvan arabanın ön sol lastiğini pompalıyorlar." (Haldun Taner)
-
Esnek, ince kauçuk veya kauçuklu şerit
-
Bir tür esnek örgü
-
Korse
-
Uzun konçlu çorabın düşmesini önlemek için üst kısmına gelecek biçimde bacağa geçirilen esnek şerit
-
[sıfat]
Kauçuktan yapılmış
- "Rıza, lastik yakalığı fırlamış, gözleri dönmüş, kan ter içinde içeriye düşer." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç
- ÇELMİK
-
-
[isim]
Buğday ve başakla karışık iri saman
-
[isim]
Buğday ve başakla karışık iri saman
- CİKCİK
-
-
[isim]
Beyaz kum midyesi
-
[sıfat]
Acemi, bir işe yeni başlayan
-
[isim]
Beyaz kum midyesi
- REPLİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz
- "Peş peşe sıralanan mizansen bozukluklarıyla, kötü okunan replikleriyle bu piyes baştan başa fiyaskoydu." (Cahit Uçuk)
- "Spritüel dostum Pişekâr'ından dişi bir replik almış bir Kavuklu kadar sevinçli, gülümsedi." (Haldun Taner)
-
Diğer oyuncunun sözüne göre verilmesi gereken karşılık
-
[isim]
Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz
- TUGRİK
- ...
- EBELİK
-
-
[isim]
Ebe olma durumu veya ebenin yaptığı iş
-
Çocuk oyunlarında ebe olma durumu
- "Ebe sendin, yaklaş da gözlerini bağlayayım, ebelikten kolay kolay yakayı sıyıramazsın." (Peyami Safa)
-
[isim]
Ebe olma durumu veya ebenin yaptığı iş
- İBİBİK
-
-
[isim]
Çavuş kuşu
- "Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
-
[isim]
Çavuş kuşu
- KLİNİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
- "Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu." (Tarık Buğra)
-
Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu
-
[sıfat]
Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)
- "Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir."
-
[isim]
Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
- ÇENTİK
-
-
[isim]
Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık
- "Bıçağın ağzında çentik var."
-
Küçük oyuk
- "İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler, yenikler görünüyor." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Kertikli
- "Çentik bıçakla iş yapılamıyor."
-
Basım sırasında basım aletinin diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk
-
[isim]
Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık
- RİTMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Dizemli
- "Yan odadan ritmik bir ses gelmeye başlamıştı." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Dizemli
- SEPTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kuşkucu
-
[sıfat]
Kuşkucu
- KLORİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Klorik asit
-
[isim]
Klorik asit
- TEVFİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Allah'ın yardımına kavuşma
-
[isim]
Allah'ın yardımına kavuşma
- MÜŞRİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tanrı'ya ortak koşan
-
[sıfat]
Tanrı'ya ortak koşan
- İÇİRİK
-
-
[isim]
Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık vb. şeyler
-
[isim]
Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık vb. şeyler
- MOZAİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Türlü renklerde, küçük küp biçiminde mermer, taş veya pişmiş toprak parçalarının yan yana getirilmesiyle yapılan resim ve bezeme işi
-
Bu iş için kullanılan mermer parçaları
-
Tatlı bisküvi parçalarıyla yapılan kakaolu pasta
-
İnce kum, çimento ve küçük mermer parçalarından oluşan karışımla döşeme sıvası
-
[sıfat]
Bu sıvayla yapılan (döşeme, merdiven vb.)
-
Değişik dillere ve kültürlere sahip insan topluluğu
- "Adları bize kadar gelenlerin bünyelerine dikkat edilirse gerçekten acayip bir mozaik elde edilir." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Türlü renklerde, küçük küp biçiminde mermer, taş veya pişmiş toprak parçalarının yan yana getirilmesiyle yapılan resim ve bezeme işi