Başında ik olan 5 harfli 15 kelime var. İk ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ik olan kelimeler listesine ya da sonu ik ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ik bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İKİLİ
-
-
[sıfat]
İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan
- "İkili priz. İkili abajur."
-
İskambil, domino vb. oyunlarda iki işareti bulunan (kâğıt veya pul)
-
İki taraf arasında yapılmış
- "İkili anlaşma."
-
[isim]
İki çalgı veya iki ses için düzenlenmiş müzik parçası, düet
-
[isim]
İki kişiden oluşmuş topluluk
-
[isim]
İkili bahis
- "İkili, bir liraya iki yüz yirmi lira verdi." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan
- İKDAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gayretle çalışma, sürekli uğraşma
-
[isim]
Gayretle çalışma, sürekli uğraşma
- İKMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme
- "... kolordu ikmaliyle ilgili bir iş için görevli olarak gelmiş." (Atilla İlhan)
- "İkmale kalmış zengin çocuklarına hususi ders veriyorum." (Haldun Taner)
-
Bitirme
- "Her neyse otur bakalım karşıma da hatıratımı ikmal edeyim!" (Refik Halit Karay)
-
Cümlenin, dizenin anlamını sonra gelen cümle veya dize ile tamamlama
-
[isim]
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme
- İKSİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayatı ölümsüzleştirme, madenleri altına çevirme vb. olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı
- "İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İç ferahlatıcı ilaç veya içki
-
Aşk ilham eden büyülü içki
-
[isim]
Hayatı ölümsüzleştirme, madenleri altına çevirme vb. olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı
- İKONA
- ...
- İKRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Borç veya ödünç verme
-
[isim]
Borç veya ödünç verme
- İKLİL
- ...
- İKRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
- "İkrar verdi cahil gönlüm inandı / Seherin yelleri esti gelmedi." (Karacaoğlan)
-
Bildirme
-
Benimseme, onama, kabul, tasdik
- "Sükût ikrardan gelir."
-
[isim]
Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
- İKRAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
- İKİCİ
-
-
İkicilik felsefesini kabul eden, düalist
- "Hüseyin Rahmi ikici ahlak anlayışımızı eleştirmek açısından görev yükleniyordu." (Selim İleri)
-
İkicilik felsefesini kabul eden, düalist
- İKLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
-
Ülke, diyar
- "Geceleri çalışmak, gündüzlerinin çok sıcak olduğu iklimlerde alışılmış manzaralardandır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
- İKİLE
- ...
- İKBAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu
- "Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Odalık
-
İstek, arzu
- "Çaya ikbal yok mu?"
-
[isim]
Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu
- İKRAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- "Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyi armağan olarak verme, sunma
- "Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi." (Çetin Altan)
-
Alışverişte satıcının alıcıya yaptığı indirim
-
Sunulan şey
- "Konuklarına ikramları çoktu."
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- İKAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yerine koyma, yerine kullanma
-
Ayağa kaldırma, ayakta durdurma
- "Nöbetçi ikame etmek."
-
Dava açma
- "Mahkeme bir Musevi'nin Ari ırka mensup biri aleyhine ikame ettiği davayı kabule yanaşmıyor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Yerine konulan, yerine geçen
-
[isim]
Yerine koyma, yerine kullanma