İçinde şık olan 7 harfli 37 kelime var. İçerisinde ŞIK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şık olan kelimeler listesine ya da Sonu şık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

I K Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KIŞ, ŞIK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇATIŞIK

  1. [sıfat] Çelişkili
    • "Bu soru üzerine bir sürü çatışık düşünceler ileri sürüldü."

AŞIKTAŞ
...
ARDIŞIK

  1. [sıfat] Birbiri ardından gelen, mütevali

DOLAŞIK

  1. [sıfat] Karışık (saç, ip vb.)
    • "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
  2. Dolaşarak giden (yol)
    • "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
  3. Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
    • "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
    • "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)

MAYIŞIK
...
GÜNAŞIK
...
SIVIŞIK

  1. [sıfat] Yapışıp bulaşan
    • "Üç çocuk, üzerlerine sıvışık bir madde sürülmüş birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Bir kimsenin yanından ayrılmayarak insanı tedirgin eden (kimse)

BULAŞIK

  1. [isim] Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
    • "Tava indirilir, tepsilere dökülür, tepsiler güneşe konur, yıkanacak bulaşıklar kuyu başına götürülür." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İz, etki, kalıntı
    • "Daha balayının bulaşığı geçmedi." (Burhan Felek)
  3. [sıfat] Kirli
    • "Bulaşık kap."
  4. [sıfat] Düzensiz, karışık
    • "Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  5. [sıfat] Yapışkan, sulu
    • "Bulaşık adam."

ÇAKIŞIK

  1. [sıfat] Çakışmış olan
    • "Çakışık üçgenler."

IŞIKSIZ

  1. [sıfat] Işığı olmayan, karanlık

KIRIŞIK

  1. [sıfat] Kırışmış olan
    • "Söz tiyatroya gelince bu yaşlı sanatkârın kırışık yüzü birdenbire canlandı." (Peyami Safa)
  2. [isim] Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım
  3. [isim] Kırışmış yer, kırışıklık

YAPIŞIK

  1. [sıfat] Bir yere yapışmış olan
    • "Zarfa yapışık pullar."
  2. Fizyolojik yönden birbirlerine bağlı olarak doğan
  3. Sürekli bir arada bulunan
    • "Yapışık hemşireler gibi dünyaya beraber gelmişlerdi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  4. Dokunan, değen
    • "Lavabonun duvara yapışık kıyısının üstüne konmuş bir diş fırçası gösteriyordu." (Çetin Altan)

YAKIŞIK

  1. [isim] Uygunluk, yaraşma
    • "Onu gece yarısı sokağın ortasına atıvermek yakışık almazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Yakışıklı delikanlı

IŞIKLIK
...
SIKIŞIK

  1. [sıfat] Sıkışmış bir durumda olan
    • "Size bu kadar ücreti niye ödemekteyiz, böyle sıkışık anlarımızda?" (Atilla İlhan)

SIVAŞIK
...
YILIŞIK

  1. [sıfat] Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışan
    • "O hanende denilen yılışık boşboğaza ne diyeyim?" (Sermet Muhtar Alus)

ŞIKIRTI

  1. [isim] Şıkırdama sonucu çıkan ses
    • "Birden denizin oradan, öteden, su şıkırtısına benzer bir ses çalınıyor kulağına." (Zeyyat Selimoğlu)

KARIŞIK

  1. Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş
    • "Karışık salata."
  2. Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız
  3. Saf olmayan
    • "Karışık süt."
  4. Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan
    • "Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık dolambaçlı işten!" (Necati Cumalı)
  5. Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık
    • "Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın." (Peyami Safa)
  6. Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan

ANLAŞIK

  1. [isim] Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü