İçinde şı olan 7 harfli 133 kelime var. İçerisinde ŞI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şı olan kelimeler listesine ya da Sonu şı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇALIŞIM
-
-
[isim]
İdman
-
[isim]
İdman
- KAŞITMA
- ...
- TAŞIYIŞ
-
-
[isim]
Taşıma işi veya biçimi
-
[isim]
Taşıma işi veya biçimi
- DOLAŞIM
-
-
[isim]
Dolaşma işi
-
Para ve para yerine geçen bono, senet vb. geçerli olma, sürümde bulunma, sürüm, geçerlik
-
Mal veya paranın elden ele dolaşması, dolanım, sirkülasyon, para dolaşımı
-
Kan dolaşımı
-
[isim]
Dolaşma işi
- BAĞIŞIK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir ödevin veya yükümlülüğün dışında kalan, muaf
-
Bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla direnç kazanmış olan
- "Çiçek aşısı, çiçek hastalığına karşı insanı bağışık kılar."
-
[sıfat]
Herhangi bir ödevin veya yükümlülüğün dışında kalan, muaf
- AŞILMAK
-
-
[nsz]
Aşma işine konu olmak
- "Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz." (Anayasa)
-
[nsz]
Aşma işine konu olmak
- ANLAŞIK
-
-
[isim]
Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri
-
[isim]
Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri
- ŞIMARIK
-
-
Şımarmış, şımartılmış (kimse)
- "Bizim dayı kızları çok şımarıktır." (Halide Edip Adıvar)
-
Şımarmış, şımartılmış (kimse)
- TAŞIMSI
-
-
[sıfat]
Taşsı
-
[sıfat]
Taşsı
- ÇAKIŞIK
-
-
[sıfat]
Çakışmış olan
- "Çakışık üçgenler."
-
[sıfat]
Çakışmış olan
- KARŞICI
-
-
[isim]
Karşılamaya çıkan kimse, karşılayıcı
- "Bursa mebusları sabahleyin erkenden otomobillere atladılar, karşıcı gittiler." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[sıfat]
Karşı düşüncede olan
-
[isim]
Karşılamaya çıkan kimse, karşılayıcı
- BAŞIBOŞ
-
-
[sıfat]
Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan
- "Başıboş yaşayışa alışkın değildir." (Haldun Taner)
- "Durgun sular, başıboş bıraktığım sandalı / Yalıların önünden geçirdi yavaş yavaş." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Bağlanmamış, serbest bırakılmış
- "İstanbul'un başıboş köpekleri rahatça ömür sürmektedirler." (Salâh Birsel)
-
Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir biçimde
- "Günün birçok saatlerinde dar sokaklarda başıboş dolaşır, eski Anadolu evlerini seyrederdim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[zarf]
Kendi isteğine göre, hiçbir etki altında kalmadan
-
[sıfat]
Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan
- KAŞINTI
-
-
[isim]
Vücutta kaşınma isteği uyandıran duygu
-
[isim]
Vücutta kaşınma isteği uyandıran duygu
- BULAŞIK
-
-
[isim]
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
- "Tava indirilir, tepsilere dökülür, tepsiler güneşe konur, yıkanacak bulaşıklar kuyu başına götürülür." (Memduh Şevket Esendal)
-
İz, etki, kalıntı
- "Daha balayının bulaşığı geçmedi." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Kirli
- "Bulaşık kap."
-
[sıfat]
Düzensiz, karışık
- "Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Yapışkan, sulu
- "Bulaşık adam."
-
[isim]
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
- DOLAŞIK
-
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
-
Dolaşarak giden (yol)
- "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
- "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
- "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- GÜNAŞIK
- ...
- ŞIRASIZ
-
-
[sıfat]
Şırası olmayan
-
[sıfat]
Şırası olmayan
- KUMBAŞI
-
-
[isim]
Kumsal
-
[isim]
Kumsal
- TAŞINIŞ
-
-
[isim]
Taşınma işi veya biçimi
-
[isim]
Taşınma işi veya biçimi
- BAHŞILI
- ...