İçinde şk olan 6 harfli 30 kelime var. İçerisinde ŞK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şk olan kelimeler listesine ya da Sonu şk ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BİŞKEK
...
DÜŞKÜN

  1. [sıfat] Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun
    • "Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır." (Halide Edip Adıvar)
    • "Şiire milletçe düşkün oluşumuzun sebeplerini araştırırken kafiye merakımıza takıldım." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Sigara düşkünü."
  2. Geçim sıkıntısına düşmüş
    • "Eski arkadaşının düşkün bulunduğu hâlinden anlaşılıyordu." (Refik Halit Karay)
  3. Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş
    • "Zavallı, arabasını satmış, düşkün bir hâldeydi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş
  5. Değer ve onurunu yitirmiş
    • "Düşkün kadın."

TAŞKIN

  1. [sıfat] Taşmış bir durumda olan
  2. [isim] Su baskını, seylap, feyezan
  3. Aşırı
    • "Bu yüz neşeli değil, taşkın denecek kadar mutlu idi." (Tarık Buğra)

PEŞKEŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yaranmak amacıyla uygunsuz olarak verilen şey

AŞKSIZ
...
TEŞKİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Oluşturma, ortaya çıkarma, meydana getirme
    • "Daha düne kadar teşkiline o kadar şiddetle karşı koyduğu bir teşebbüse şimdi neden kendisini önayak etmek istiyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Tel, yirminci asır makine hâkimiyetinin esasını teşkil eder." (Refik Halit Karay)
  2. Oluşum
  3. Örgütleme

KÖŞKER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yemenici, ayakkabı tamircisi
    • "Zaten azıcık güzel olsaydım, topal bir köşkere varmazdım." (Ayla Kutlu)

MEŞKUK
...
ŞAŞKIN

  1. [sıfat] Düşünceleri dağılmış, karışmış, ne yapacağını bilemez duruma gelmiş
    • "Bir mektupla kadınlarınız sizi şaşkına çeviriyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bunlar da Mustafa Kemal'i ifratlı hareketlere, yanlış yollara sevk etmek töhmeti altında bunalmış, şaşkına dönmüş idiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Akılsız, sersem, budala

EŞKIYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar
    • "Nice kendi hâlinde insanları, dağ başlarında eşkıya tenkil eder gibi öldürttü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

PEŞKİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlu
  2. Yemek yerken kullanılan, el kurulanan, büyük mendil biçiminde pamuk veya keten bez, peçete
    • "Henüz birkaç yudum içtiği şarabın ıslaklığını sapsarı bıyıklarının üstünden peşkiriyle silerek dedi ki:" (Peyami Safa)

İŞKİNE

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Taş balığı

EBİŞKE
...
KEŞKEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek

KAŞKOL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boyun atkısı, atkı
    • "Bir tanesi çenesine yün bir kaşkol bağlamış." (Sait Faik Abasıyanık)

FIŞKIN

  1. [isim] Bir ağacın dibinden süren ince dal, sürgün, filiz, dal, piç
  2. Asma kütüğünde hereğin üst yanında biten dal

ALIŞKI

  1. [isim] Görenek
    • "Alışkı edindik, öğleden evvel ve ikindiden sonra ... çocuklar gibi tombala oynuyoruz." (Refik Halit Karay)

FRİŞKA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yelkeni dolduramayacak kadar hafif rüzgâr

MÜŞKÜL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Güç, zor, çetin
    • "Yutkunuyor, ara sıra parmaklarıyla alnındaki terleri siliyordu. Çok müşkül bir vaziyette kalmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [isim] Engel, güçlük, zorluk
    • "Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi." (Yahya Kemal Beyatlı)

PİŞKİN

  1. [sıfat] Gereğince pişmiş
    • "Pişkin ekmek."
  2. Çabuk pişen, pişeğen, pişek
    • "Pişkin nohut."
  3. Saygısızca davranarak işini yürüten
    • "Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Girgin
    • "Vasıf'ı hem arkadaş canlısı bir insan hem de gayet pişkin bir politikacı olarak tanıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan, olgun
    • "Onların çoğu şimdi, yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü