İçinde şa olan 7 harfli 133 kelime var. İçerisinde ŞA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şa olan kelimeler listesine ya da Sonu şa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AŞ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜŞAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözlemci
-
[isim]
Gözlemci
- ŞAKIRTI
-
-
[isim]
Şakırdayan bir şeyin çıkardığı ses, şakır şakır ses çıkarma
- "Sokakta nal şakırtılarıyla bir araba durdu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Şakırdayan bir şeyin çıkardığı ses, şakır şakır ses çıkarma
- ŞAMANLI
- ...
- ŞATRANÇ
- ...
- BOŞANIŞ
-
-
[isim]
Boşanma işi veya biçimi
-
[isim]
Boşanma işi veya biçimi
- YUMUŞAK
-
-
[sıfat]
Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- "Pamuk yumuşaktır."
-
Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı
- "Yaş dallar yumuşak olur. Yumuşak kumaş."
-
Dokunulduğunda hoş bir duygu uyandıran
- "... yumuşak lepiska saçlarına amiyane bir perişanlık gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kolaylıkla işlenebilen
- "Uzun gagasını yumuşak topraklara sokar, otların kökündeki yaşlığı emerek yaşarmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kolay çiğnenen, kolay kesilen
- "Yumuşak ekmek."
-
Ilıman (iklim), sert karşıtı
- "Yumuşak iklim. Yumuşak hava."
-
Kaba, hırçın, sert olmayan, kolay yola gelen, uysal
-
Okşayıcı, tatlı, hoş
- "Gözleri yan aralık, kirpiklerinin arasından bana her zamanki yumuşak, tatlı, sonsuz şefkatiyle bakıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sessiz, hafif
- "Onun içinde mutlaka sönüp yanan gizli yumuşak ışıklarla fosforlu bir parıldayış vardır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Ötümlü
-
[sıfat]
Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- BAŞARIM
-
-
[isim]
Elde edilen bir başarı
-
Herhangi bir olayı veya durumu başarma isteği ve gücü
-
Kişinin yapabileceği en iyi derece, takat sınırı, performans
-
[isim]
Elde edilen bir başarı
- BOŞAMAK
-
-
[-i]
Kanunlara göre iki eş, aile ilişkisini kesmek
- "Kaptan Bey bu yaştan sonra kırkyıllık karısını boşayıp genç bir kadın aldı." (Haldun Taner)
-
[-i]
Kanunlara göre iki eş, aile ilişkisini kesmek
- ŞAPHANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şap çıkarılan yer, şap ocağı
-
[isim]
Şap çıkarılan yer, şap ocağı
- ŞARAPÇI
-
-
[isim]
Şarap yapan veya satan kimse
-
Çok şarap içen, şaraba düşkün kimse
-
[isim]
Şarap yapan veya satan kimse
- YAŞANAK
-
-
[isim]
Özellikle erken veya yeni doğmuş bebeklerin, zarar verebilecek dış etkenlerden korunması amacıyla içine yerleştirildiği, belirli sıcaklığın ve nemin özel olarak oluşturulduğu araç, kuvöz
-
[isim]
Özellikle erken veya yeni doğmuş bebeklerin, zarar verebilecek dış etkenlerden korunması amacıyla içine yerleştirildiği, belirli sıcaklığın ve nemin özel olarak oluşturulduğu araç, kuvöz
- ŞAKAMSI
- ...
- OKŞAMAK
-
-
[-i]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
- "Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Hafifçe dövmek
- "Bir gün hani bir huysuzluk ettiği zaman, al eline, biraz okşayıver." (Burhan Felek)
-
Bir kimseyi hoşnut etmek
- "Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı." (Çetin Altan)
-
Benzemek, andırmak, hatırlatmak
- "Bu iki sarı birbirini okşuyor."
-
[-i]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
- ŞANSSIZ
-
-
[sıfat]
Talihi olmayan, talihsiz
-
[sıfat]
Talihi olmayan, talihsiz
- ŞAVKIMA
-
-
[isim]
Şavkımak işi
-
[isim]
Şavkımak işi
- YAŞAYIŞ
-
-
[isim]
Yaşama işi veya biçimi
- "Kendi dilimden, kendi sözlerimden, kendi yaşayışımızdan, şiirimizden..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yaşama işi veya biçimi
- MUŞAMBA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tarafına kauçuk veya yağlı boya sürülerek su geçirmeyecek duruma getirilen kalın bez
-
[sıfat]
Bu bezden yapılmış olan
- "Arabacı, yaylının muşamba perdelerini bağladı." (Halide Edip Adıvar)
-
Su geçirmeyecek biçimde yapılmış yağmurluk
-
Linolyum
-
[isim]
Bir tarafına kauçuk veya yağlı boya sürülerek su geçirmeyecek duruma getirilen kalın bez
- ŞAŞIRTI
- ...
- ŞATAFAT
-
-
[isim]
Görkem
- "Hamam alayı da yine şatafat ve masraf cihetinden bundan aşağı kalmazmış." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Görkem
- ALTIŞAR
-
-
[sıfat]
Altı sayısının üleştirme sıfatı, her defasında altısı bir arada olan, her birine altı
-
[sıfat]
Altı sayısının üleştirme sıfatı, her defasında altısı bir arada olan, her birine altı