İçinde şa olan 6 harfli 88 kelime var. İçerisinde ŞA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şa olan kelimeler listesine ya da Sonu şa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞANTAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir çıkar sağlamak amacıyla bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gözden düşürücü bir haberi yayma veya açığa çıkarma tehdidiyle korkutma
    • "Bu, bana bir blöften ziyade şantaj gibi görünüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ŞAHNİŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Şahnişin
    • "Salonun şahnişi içinde her zaman oturduğu koltuğa yayılarak dinledi." (Peyami Safa)

BAŞARI

  1. [isim] Başarma işi
    • "Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu." (Refik Halit Karay)
  2. Bir işte elde edilen yararlı sonuç, muvaffakiyet
    • "Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı." (Halide Edip Adıvar)

HAŞARI

  1. [sıfat] Çok yaramaz, ele avuca sığmayan (çocuk)
    • "Ben azami derecede haşarı ve uçarı bir çocuktum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Huysuz, azgın (hayvan)

ŞAŞMAZ

  1. [sıfat] Değişmez ve yanılmaz nitelikte olan
    • "O, gerçekte ne anlatıyorsa o anlattıklarının şaşmaz bir gözlemcisi." (Tarık Dursun K)

TEMAŞA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Hoşlanarak bakma, seyretme
    • "Benden evvel çoluk çocuk bütün ev halkı hayvanı temaşaya çıkmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Koca bir tarihin tutuştuğunu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz." (Aka Gündüz)
  2. Oyun, temsil, piyes, tiyatro
    • "Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir." (Samiha Ayverdi)

OKŞAMA

  1. [isim] Okşamak işi

ŞAKALI
...
ŞAHANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
    • "Kadın biraz geçkin ama güzelliği şahane!" (Refik Halit Karay)
  2. Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan
  3. Hükümdara yakışacak durumda olan

ŞABLON

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal veya plastikten cetvel
  2. Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç
  3. Körü körüne yansılanan, çok kez tekrarlandığından kanıksanmış basmakalıp örnek

KEŞŞAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilinmeyen çok önemli bir şeyi keşfeden
  2. Keşif kolu
  3. İzci

ŞARKÇI
...
ŞİPŞAK

  1. [zarf] Çabucak
    • "Eğer siz bana haftada iki defa gelseniz ikinci hafta şipşak kim olduğunuzu söylerim." (Burhan Felek)

ŞAKRAK

  1. [sıfat] Şen, neşeli (ses)
    • "Şakrak bir kahkaha."
  2. [zarf] Şen, neşeli, hayat dolu bir biçimde
    • "Yeni çıkan ayın ışığında şakrak ve kıvrak oynuyordu." (Halide Edip Adıvar)

TAVŞAN

  1. [isim] Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, postundan yararlanılan bir memeli türü (Lepus europeus)
  2. Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi diğer atletlerin önünde koşan atlet

ŞAHSEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Kendi (kendim, kendin ...), bizzat
    • "İngiltere sefiri, kendi devletinin prensibini burada şahsen de takip ediyor." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Tanışmadan, dış görünüşü ile, uzaktan
    • "Onu şahsen tanırım, ahbaplığımız yoktur."

ŞANTÖZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kadın şarkıcı

YAVAŞA

  1. [isim] Burunduruk

İŞARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im
    • "Noktalama işaretleri."
    • "Annem eliyle, yüzüyle ne biçim işaret etti babama bilmiyorum ama hiç ses çıkarmadılar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Başı ile evet işareti verdi." (Aka Gündüz)
    • "Bu baş sallayışını bir tasdik işareti sayıp konuşmaya devam etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Belirti, gösterge, alamet
    • "Ben, yalnız bir noktaya işaret etmekle iktifa edeceğim." (Atatürk)
  3. El, yüz hareketleriyle gösterme
    • "Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor." (Refik Halit Karay)

YANŞAK

  1. [sıfat] Yersiz ve çok konuşan, geveze

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü