İçinde şa olan 4 harfli 32 kelime var. İçerisinde ŞA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şa olan kelimeler listesine ya da Sonu şa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AŞ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- "Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim."
- "Haşa huzurdan, o hayvan gibi davrandı."
-
Dine aykırı görülen bir ihtimalden söz edilirken kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- ŞALT
- ...
- ŞALİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- "Ankara şalisi. Bayrak yapılan şali."
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- İFŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma
- "Sırrı ifşa etmediyse ne yapmışlar?" (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma
- ŞAŞI
-
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- "Üstelik de şaşı olan bu çocuğu ne diye tutup göndermişlerdi?" (Ercüment Ekrem Talu)
-
[zarf]
Gözlerini çarpıtarak
- "Şaşı bakmak."
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- ŞAKA
-
-
[isim]
Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
- "İmamın şakasına ben de şaka ile mukabele ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "İlk defa görüştüğümüz hâlde benimle şaka yaptı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
- MAŞA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
- "Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı." (Çetin Altan)
-
Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç
- "Saatçi maşası."
-
Saçları kıvırmak, düzeltmek için elektrik veya ateşle ısıtılan maşa biçiminde alet
- "Maşa ile kıvrılmış gibi dalgalı saçları vardı." (Peyami Safa)
-
Başkasının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse
-
Bisiklet çatısının ön ve arkasındaki çatal biçiminde, tekerleklerin takıldığı parça
-
[isim]
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
- ŞAMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil
-
[isim]
Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil
- ŞASE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak
-
[isim]
İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak
- PAŞA
-
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
- "Talat Paşa. Ziya Paşa."
-
Cumhuriyet döneminde general
-
[sıfat]
Uslu, ağırbaşlı
- "O ne paşa çocuk."
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
- ŞAVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Işık
-
[isim]
Işık
- AŞAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarım ürünlerinden alınan onda bir oranındaki vergiler
-
Ondalık
-
Ondalık
-
[isim]
Tarım ürünlerinden alınan onda bir oranındaki vergiler
- ŞARJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yükleme
-
[isim]
Yükleme
- İNŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
- "Köprü inşası."
-
Düz yazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
-
Düz yazı
-
[isim]
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
- ŞANO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- "Bir sevdiğim, şanoda şarkı söyler / Biri yanı başımda / İçer içer, ötekini kıskanır." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- AHŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağır
-
[isim]
Bağır
- YAŞA
-
-
[ünlem]
Hoşnutluk, sevinç vb. duyguları anlatmak için söylenen bir söz, yaşasın
- "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa!" (Tevfik Fikret)
-
[ünlem]
Hoşnutluk, sevinç vb. duyguları anlatmak için söylenen bir söz, yaşasın
- FOŞA
-
-
[isim]
Tombul fındık grubunda standart bir fındık çeşidi
-
[isim]
Tombul fındık grubunda standart bir fındık çeşidi
- KOŞA
-
-
[sıfat]
Çift, eş, ikiz
- "Koşa badem sığmayan dar ağızlım." (Dede Korkut)
-
[zarf]
Hep birlikte
-
[sıfat]
Çift, eş, ikiz
- ŞANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek
- "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." (Refik Halit Karay)
- "Şansı yaver gittiği takdirde orta boylu, uzun saçlı esmerine kavuşabilecekti." (Ayşe Kulin)
-
[isim]
Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek