İçinde ş olan 4 harfli 168 kelime var. İçerisinde Ş harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ş harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BROŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların takındıkları süs iğnesi
-
[isim]
Kadınların takındıkları süs iğnesi
- ÖŞÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ondalık
-
[isim]
Ondalık
- ŞARK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğu
-
[isim]
Doğu
- APAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hayta
- "Paris'te bir tramvayın apaşlar tarafından durdurulup soyulması." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Hayta
- UÇUŞ
-
-
[isim]
Uçma işi veya biçimi
- "Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Uçma işi veya biçimi
- İBİŞ
-
-
[isim]
Orta oyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komedyen
-
Şapşal
-
[isim]
Orta oyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komedyen
- IŞIN
-
-
[isim]
Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti, şua
-
Işınetkin özdeklerin saçtıkları alfa, beta, gama ışınlarından her biri
-
Bir noktadan çıkıp sonsuza giden yarım doğrulardan her biri
-
[isim]
Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti, şua
- ŞORT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Genellikle bazı sporları yaparken giyilen, paçaları dizlerin yukarısında başlayan kısa pantolon
- "Göğsü açık ayağında da şortu var." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Genellikle bazı sporları yaparken giyilen, paçaları dizlerin yukarısında başlayan kısa pantolon
- İÇİŞ
-
-
[isim]
İçme işi veya biçimi, içim
-
[isim]
İçme işi veya biçimi, içim
- ÖVÜŞ
-
-
[isim]
Övme işi veya biçimi
-
[isim]
Övme işi veya biçimi
- FİŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı mobilya kilitlerinin içinde bulunan, birbirinin benzeri fakat farklı ölçüdeki uçları yaylı kilit elemanı
-
[isim]
Bazı mobilya kilitlerinin içinde bulunan, birbirinin benzeri fakat farklı ölçüdeki uçları yaylı kilit elemanı
- ŞANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek
- "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." (Refik Halit Karay)
- "Şansı yaver gittiği takdirde orta boylu, uzun saçlı esmerine kavuşabilecekti." (Ayşe Kulin)
-
[isim]
Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek
- KOŞU
-
-
[isim]
Koşarak yapılan yarış
- "Sonra elinde boş tasla çeşmeye doğru bir koşu koparıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
At yarışı
- "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Koşarak yapılan yarış
- AŞIT
-
-
[isim]
Siper, kuytu yer
-
Aşılacak yer
-
Dağ geçidi
-
[isim]
Siper, kuytu yer
- BREŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal çimento ile lavlı, kavkılı, kabuklu, kemikli kırıntıların kaynaşmasıyla oluşmuş kütle
-
Bir tür yapay mermer
-
[isim]
Doğal çimento ile lavlı, kavkılı, kabuklu, kemikli kırıntıların kaynaşmasıyla oluşmuş kütle
- İNŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
- "Köprü inşası."
-
Düz yazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
-
Düz yazı
-
[isim]
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
- NAAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölen insanın vücudu, ceset
- "Annemin naaşı teneşir üzerinde beyaz bir kefenle örtülüydü." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ölen insanın vücudu, ceset
- UMUŞ
- ...
- ATEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- "Uygarlık ateşten doğmuştur."
- "Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum." (Tarık Buğra)
- "Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu." (Haldun Taner)
- "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Tutuşmuş olan cisim
-
Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
- "Yemeği ateşten indirdim."
- "Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Patlayıcı silahların atılması
- "Top ateşi geceye kadar sürdü."
-
Vücut ısısı
- "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Öfke, hırs, hınç
- "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
Coşkunluk
- "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." (Halide Edip Adıvar)
-
Tehlike, felaket
- "Kendinizi ateşe atıyorsunuz."
-
Büyük üzüntü, acı
- "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- MARŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ritmi, yürüyen bir kimsenin veya topluluğun adımlarını hatırlatan müzik parçası
- "Bu şiir ya da manzumeyi marş biçimine bile sokmuştur." (Salâh Birsel)
-
Bir topluluğu simgelemek için düzenlenmiş müzik parçası
- "Millî marş İstiklal Marşı'dır." (Anayasa)
-
Otomobil, kamyon vb. motorlu araçlarda motoru işletme düzeni
- "Marş anahtarı."
-
[ünlem]
Askerlikte yürüyüşe geçmek için verilen komut
-
[isim]
Ritmi, yürüyen bir kimsenin veya topluluğun adımlarını hatırlatan müzik parçası