İçinde ş olan 4 harfli 168 kelime var. İçerisinde Ş harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ş harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ARŞE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tren, troleybüs, tramvay vb. elektrikle işleyen taşıtlarda telden elektrik akımı almaya yarayan, yukarıya doğru uzanmış demir yay
  2. Keman yayı

BİŞİ

  1. [isim] Çörek, tatlı bir ekmek türü

ŞARK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğu

ARIŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kolun dirsekten parmaklara kadar olan bölümü

ŞEMS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güneş

POŞU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kenarları saçaklı ipek, pamuk, yün vb.nden yapılmış bir tür baş örtüsü, dolama
    • "Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı." (Necati Cumalı)

ŞERÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anüs

ŞİST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kolayca yapraklara ayrılabilen, silisli, alüminli tortul kayaçların genel adı
  2. Kömürle karışık bütün moloz maddelerinin bilimsel adı
  3. Kil taşı

ŞOSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol
    • "Portakal ve muz bahçeleri arası dolambaçlı hoş bir şoseyi takip etmiştik." (Refik Halit Karay)

BROŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kadınların takındıkları süs iğnesi

GUŞA

  1. [isim] Guatr

İŞÇİ

  1. [isim] Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse
    • "Gazetelere daha ziyade biz işçiler sahiptik." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Toplu olarak yaşayan böceklerde üreme yeteneği olmayan, topluluğun işlerini gören dişi veya erkek

PUŞT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek çocuk
    • "Bu gurbet ellerde candan usandım / El kahrını çekmede ömrüm puşt oldu." (Halk türküsü)
  2. [ünlem] Ağır ve kaba sövgü sözü

KAŞE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap
    • "Cebinden bir hap kutusu çıkarıp iki kaşeyi bir arada yuttu." (Haldun Taner)

ŞİİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım
    • "Halk şiirinden, divan şiirinden değil, şiir mefhumundan, sadece şiirden bahsedeceğim." (Nurullah ataç)
    • "Onun bir parçası olan insan da tazelenir bu mevsimde, ozanların şiir düzmeleri bu yüzdendir işte." (Melih Cevdet Anday)
  2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey
    • "Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler." (Abdülhak Şinasi Hisar)

AKIŞ

  1. [isim] Akma işi veya biçimi
  2. Geçip gitme, sürüp gitme
    • "Günlerin akışı. Olayların akışı."
  3. Akın
    • "Meğer o akış da Rumeli topraklarında son istila hareketimizmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)

FLAŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Fotoğraf çekiminde ışık yeterli olmadığında bir görüntüyü net almak için kullanılan çok kısa süreli ve güçlü parıltı
  2. Fotoğraf çekiminde güçlü parıltıya gereksinim duyulduğunda kullanılan lamba
  3. [sıfat] İletişimde üstünlüğü, önceliği olan, önemli (haber)
  4. [sıfat] Gösterişe, ilgiye düşkün
  5. [sıfat] Ünlü, gözde
    • "O günlerin şimdi çoğu unutulmuş flaş imzaları arasında bile ilgiyi hemen çeken iki şair." (Tomris Uyar)

ŞAKA

  1. [isim] Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
    • "İmamın şakasına ben de şaka ile mukabele ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "İlk defa görüştüğümüz hâlde benimle şaka yaptı." (Ömer Seyfettin)

ATEŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
    • "Uygarlık ateşten doğmuştur."
    • "Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum." (Tarık Buğra)
    • "Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu." (Haldun Taner)
    • "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Tutuşmuş olan cisim
  3. Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
    • "Yemeği ateşten indirdim."
    • "Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Patlayıcı silahların atılması
    • "Top ateşi geceye kadar sürdü."
  5. Vücut ısısı
    • "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. Öfke, hırs, hınç
    • "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." (Tarık Buğra)
  7. Coşkunluk
    • "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." (Halide Edip Adıvar)
  8. Tehlike, felaket
    • "Kendinizi ateşe atıyorsunuz."
  9. Büyük üzüntü, acı
    • "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

MEŞK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir öğretmenin, aynısını yazmaları için öğrencilerine verdiği yazı örneği
    • "Her sabah saatlerce keman meşk ederek yanık birtakım havalar çalarmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Esasen hemen onun meşk vereceği kızları getirmiş, ona takdim etmişti." (Halide Edip Adıvar)
  2. Yazı veya müzikte alışmak ve öğrenmek için yapılan çalışma, el alıştırması
  3. Yazı veya müzik dersi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü