İçinde ıştır olan 11 harfli 44 kelime var. İçerisinde IŞTIR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıştır olan kelimeler listesine ya da Sonu ıştır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I I R T Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
IŞTIR
4 Harfli Kelimeler
ITIR
3 Harfli Kelimeler
TIR
2 Harfli Kelimeler
IR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARIŞTIRICI
-
-
[isim]
İki veya daha çok maddeyi birbiri içinde dağıtmaya, karıştırmaya yarayan araçların genel adı
-
Çeşitli besin maddelerini karıştırma ve çarpma işinde kullanılan araç veya alet
-
[sıfat]
Ortalığı birbirine katan, fitneci, müfsit
-
[isim]
İki veya daha çok maddeyi birbiri içinde dağıtmaya, karıştırmaya yarayan araçların genel adı
- ANIŞTIRMALI
-
-
[sıfat]
İçinde anıştırma bulunan, üstü kapalı (davranış, söz)
-
[sıfat]
İçinde anıştırma bulunan, üstü kapalı (davranış, söz)
- ÇAĞRIŞTIRIŞ
-
-
[isim]
Çağrıştırma işi veya biçimi
-
[isim]
Çağrıştırma işi veya biçimi
- TANIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek
- "Seni rastgele bir yabancı ile tanıştıramam, bilirsin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek
- KIRPIŞTIRMA
-
-
[isim]
Kırpıştırmak işi
-
[isim]
Kırpıştırmak işi
- KARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Karışma işini yaptırmak
-
[-i]
İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak
- "Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek
- "Pilavı karıştırmak."
-
[-i]
Kurcalamak, oynamak
-
[-i]
Göz atmak, araştırmak, incelemek
- "... saatlerce, istediğim kitapları, divanları, Servetifünun koleksiyonlarını karıştırdım." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Üstünkörü okumak
- "Verdiğim cevapları dinlemiyor gibi dalgın, parmaklarıyla bir risaleyi karıştırıyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Ayırt edememek, tam olarak seçememek
- "Siz düşle gerçeği birbirine karıştırıyorsunuz."
-
[-i]
Karışma işini yaptırmak
- YARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Yarışmasını sağlamak
-
[-i]
Yarışmasını sağlamak
- KATIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
-
[-i]
Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
- BARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- "Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- KIRIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
-
[-le]
Karşı cinsten biriyle yakın ilişkide bulunmak, flört etmek
- "Ötekiler gelmeden Suzy ile hafif tertip kırıştırırlar." (Peyami Safa)
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
- KAPIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kapışma işini yaptırmak veya bu işin yapılmasına sebep olmak
- "İki tarafı birbiriyle kapıştırdı."
-
[-i]
Kapışma işini yaptırmak veya bu işin yapılmasına sebep olmak
- ÇALIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Çalışmasını sağlamak
-
Çalışma işini yaptırmak
-
[-i]
Çalışmasını sağlamak
- ALIŞTIRILMA
-
-
[isim]
Alıştırılmak işi
-
[isim]
Alıştırılmak işi
- YATIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak
- "Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
-
Ölçülü, ılımlı, sakin davranmasını sağlamak, sakinleştirmek
- "O, tombul tombul iyimserliği ile beni yatıştırmak istedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yumuşatmak, razı etmek
- "Arkadaşları yatıştırmak için o toplantıda bulunanlar akşam yemeğine de alıkonulmuşlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak
- YAKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Yakışacak bir duruma getirmek, uygun duruma koymak, yaraştırmak
- "Yakışıklı, orta boylu, giydiğini kendisine yakıştırır, kendini saydırabilir bir adam." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uygun ve yerinde görmek, iyi karşılamak
- "Ancak kızı o oğlana bir türlü yakıştıramadı." (Tarık Buğra)
-
Uydurmak
-
Bir durum veya niteliği bir kimse için düşünmek, yormak
-
[-i]
Yakışacak bir duruma getirmek, uygun duruma koymak, yaraştırmak
- ÇAKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Çakışma işini yaptırmak
-
[nsz]
İçki içip keyfetmek
- "Güzel meze ile arada bir de çakıştırıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Çakışma işini yaptırmak
- ÇIRPIŞTIRMA
-
-
[isim]
Çırpıştırmak işi
-
[sıfat]
Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş)
- "Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Çırpıştırmak işi
- KESYAPIŞTIR
-
-
[isim]
Bilgisayar yazılımlarında seçilen bir metni veya nesneyi bir yerden yok edip başka bir yere taşıma işlemi
-
[isim]
Bilgisayar yazılımlarında seçilen bir metni veya nesneyi bir yerden yok edip başka bir yere taşıma işlemi
- YAPIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Yapışmasını sağlamak
- "Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yaklaştırmak, birbirine dayamak
- "Telefonu iyice kulağına yapıştırıyor." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Hızla vurmak
- "Tokadı yapıştırdı."
-
[-i]
Gecikmeden karşılık vermek veya gerekeni yapmak
- "Miralay Bey, realist bir asker görüşü ile teşhisi yapıştırır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Yapışmasını sağlamak
- ÇARPIŞTIRMA
-
-
[isim]
Çarpıştırmak işi
-
[isim]
Çarpıştırmak işi