İçinde ız olan 4 harfli 5 kelime var. İçerisinde IZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ız olan kelimeler listesine ya da Sonu ız ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIZI
-
-
[isim]
Hafif ve ince ağrı
- "Eli yarama dokunur dokunmaz bütün sızılarım birden diniverecek." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ruhsal acı, ıstırap
- "Depremlerin acısını sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Hafif ve ince ağrı
- AĞIZ
-
-
[isim]
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk
- "Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu."
- "Gelgelelim Akif, Berlin'e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır." (Salâh Birsel)
- "Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." (Lâtife Tekin)
- "Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş."
-
Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü
- "Küçük bir ağız."
- "Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım." (Memduh Şevket Esendal)
- "Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz." (Atilla İlhan)
- "Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
- "Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
- "Çay ağzı."
-
Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı
- "Körfezin ağzı. Yol ağzında."
-
Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
-
Kesici aletlerin keskin tarafı
- "Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı." (Refik Halit Karay)
-
Bir dilin sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği
- "Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üslup, ifade özelliği
- "Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler." (Tarık Buğra)
-
Uç, kenar
- "Topun ağzında. Uçurumun ağzında."
-
Birini yanıltmak, kandırmak amacıyla dolambaçlı birtakım sözler söyleme özelliği
-
Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
-
[isim]
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk
- RIZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Razı olma, isteme, istek
- "Yarım yamalak ıslahat tedbirlerine inanmaktansa kazaya rıza göstermek bana daha hoş görünür." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." (Anayasa)
-
[isim]
Razı olma, isteme, istek
- ARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sonradan ortaya çıkan
- "Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem." (Atilla İlhan)
-
Bulaşmış, musallat olmuş
- "Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme hâli seziyordu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sonradan ortaya çıkan
- ANIZ
-
-
[isim]
Ekin biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap
-
Ekin biçildikten sonra sürülmemiş tarla
- "Uçsuz bucaksız uzayan kır / Kimi yerde nadas, kimi anız." (Ahmet Kutsi Tecer)
-
[isim]
Ekin biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap