İçinde ıs olan 5 harfli 30 kelime var. İçerisinde IS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıs olan kelimeler listesine ya da Sonu ıs ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KISAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
- SISKA
-
-
[sıfat]
Çok zayıf ve kuru, kaknem, çelimsiz, arık
- "... eskimiş zeytinyağında kızartıp meze diye sunduğu sıska balıkları geveliyoruz." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Karın boşluğuna su dolmuş olan
-
[sıfat]
Çok zayıf ve kuru, kaknem, çelimsiz, arık
- ISTAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Halı, kilim dokunan tezgâh
-
[isim]
Halı, kilim dokunan tezgâh
- KISIR
-
-
[sıfat]
Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
-
Ürün vermeyen (toprak)
- "Kısır toprak."
-
Verimsiz, yararsız, sonuçsuz
- "Kısır çalışma. Kısır tartışma."
-
İçinde hiçbir üreme olayı geçmeyen (canlı hücre, çekirdek vb.)
-
[sıfat]
Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
- KISIT
-
-
[isim]
Kişinin yurttaşlık haklarını kullanma yetkisinin yargı kuruluşları tarafından kaldırılması
-
Bunama, mahkûm olma vb. nedenlerden dolayı kanunun, bir kimsenin malını, parasını istediği gibi kullanmasına ve harcamasına engel olması, kısıtlılık, kısıtlama, hacir
-
[isim]
Kişinin yurttaşlık haklarını kullanma yetkisinin yargı kuruluşları tarafından kaldırılması
- MISRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dize
- "Bir beyitte iki mısra bulunur."
-
[isim]
Dize
- ISLAK
-
-
[sıfat]
Suya batırılmış, üzerine su dökülmüş veya yağmurdan ıslanmış olan
- "İkisi de gözlerinin ıslak, kalplerinin hüzünlü olduğunu anlamışlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
Herhangi bir nedenle yaşarmış, sulanmış
- "Hastanın soğuk terle ıslak alnına avucunu koyarak durdu." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Suya batırılmış, üzerine su dökülmüş veya yağmurdan ıslanmış olan
- HISIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akraba
-
Dede ve nineleri bir olanlardan her biri
-
[isim]
Akraba
- PISMA
-
-
[isim]
Pusma
-
[isim]
Pusma
- KISAÇ
- ...
- KISMA
-
-
[isim]
Kısmak işi
-
[isim]
Kısmak işi
- NISIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yarı
-
[isim]
Yarı
- KISIŞ
-
-
[isim]
Kısma işi
- "Yeşil gözlerini iki ince renk çizgisine çeviren bir kısışla güldü." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Kısma işi
- ISSIZ
-
-
[sıfat]
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
- "Köşkün bütün odaları ıssız." (Peyami Safa)
- "Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı." (Bayburtlu Zihni)
-
Yalnız, kimsesi olmayan
-
[sıfat]
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
- NAKIS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
-
Özrü, kusuru olan
-
[isim]
Eksi
-
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan biçimde
- "Nakıs kalan bilgilerimizi ikmale uğraşırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
- ISLIK
-
-
[isim]
Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses
- "Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
- "Kocası kapıyı çekmiş, ıslık çalarak merdivenleri inip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir şeyin çıkardığı ince ve tiz ses
- "Söz dişlerinin arasından keskin bir ıslık şiddetiyle çıktı." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses
- TIRIS
-
-
[isim]
Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
- "Hafif tırıs üzere yürüyen hayvanı âdeta dörtnala koşturmaya başlıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
- ISKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşürme, aşağı atma
-
Düşürülme
-
Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka
-
[isim]
Düşürme, aşağı atma
- KISKI
-
-
[isim]
Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz
-
[isim]
Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz
- ISLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzeltme, iyileştirme
- "Cezaevlerinin ıslahı."
- "Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir hayvan veya bitki türünden daha iyi verim alabilmek amacıyla yapılan işlem
- "Tohum ıslah istasyonu."
-
[isim]
Düzeltme, iyileştirme