İçinde ırmak olan 8 harfli 25 kelime var. İçerisinde IRMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ırmak olan kelimeler listesine ya da Sonu ırmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
IRMAK, KIRMA, RAKIM
4 Harfli Kelimeler
AKIM, ARIK, IRAK, KARI, MARK, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAM, KAR, KIR, RAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AR, IR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KANIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak
- "Ağacın dalını kanırmak."
- "Çiviyi kanırmak."
-
[-i]
Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak
- ÇAĞIRMAK
-
-
[-i]
Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek
- "Beyaz gömlekli zurnacısını çağırarak sandalyeye çıkardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Herhangi birinin bir yere gelmesini istemek, davet etmek
- "O akşam Orhan'ı yemeğe çağırdı." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Binmek için bir araç istemek
- "Bir taksi çağırdım." (Cahit Uçuk)
-
[nsz]
Yüksek sesle şarkı, türkü söylemek
- "Türküler çağırarak tahta siliyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek
- ATTIRMAK
-
-
[-i]
Atma işini yaptırmak
- "Size fenalık edebilir, sizi işinizden attırır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Atma işini yaptırmak
- SIZIRMAK
-
-
[-i]
Sızdırmak, süzmek
-
[-i]
Sızdırmak, süzmek
- TAŞIRMAK
-
-
[-i]
Taşmasına yol açmak
- "Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Taşmasına yol açmak
- IHTIRMAK
-
-
[-i]
Çöktürüp oturtmak
-
[-i]
Çöktürüp oturtmak
- KAYIRMAK
-
-
[-i]
Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
- "Bizi kayıran, arayan yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak, birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek
- "Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[-i]
Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
- ANDIRMAK
-
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- "Avrupa'nın ikinci, üçüncü derecedeki otellerini andıran birkaç otel de taştandır." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- ÇIĞIRMAK
-
-
[-i]
Çağırmak, seslenmek
-
Türkü söylemek
- "Gazi Rahman gene türküler çığıracaktır, eski türküleri çığıracaktır." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Çağırmak, seslenmek
- BAĞIRMAK
-
-
[nsz]
İnsan yüksek ve gür ses çıkarmak
- "Yaşasın hürriyet diye bağırsa ismi tarihe geçecekti." (Ömer Seyfettin)
-
Kendini belli etmek
- "Kitap buradayım diye bağırıyor, sen onu görmüyorsun."
-
[-e]
Yüksek sesle azarlamak
-
[nsz]
İnsan yüksek ve gür ses çıkarmak
- AÇTIRMAK
-
-
[-i]
Açma işini yaptırmak
-
[-i]
Açma işini yaptırmak
- SIRMAKEŞ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Gümüş veya başka madenleri haddeden çekip sırma yapan kimse
-
[isim]
Gümüş veya başka madenleri haddeden çekip sırma yapan kimse
- AĞDIRMAK
-
-
Ağmasına sebep olmak
-
Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek
- "Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak." (Adalet Ağaoğlu)
-
Ağmasına sebep olmak
- BATIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
- "Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." (Cahit Uçuk)
-
[-i]
Bir işte sermayeyi yitirmek
- "Parasını batırmak."
-
[-i]
Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
- "Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu." (Haldun Taner)
-
[-i]
Kirletmek
- "Üstünü başını batırmış."
-
[-i]
Mahvetmek
- "Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[-i]
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
- AZDIRMAK
-
-
[-i]
Azmasına sebep olmak
- "Merhem yarayı azdırdı."
-
Azgın duruma getirmek
- "Taş atarak köpeği azdırdı."
-
Şımartmak
- "Yüz verip çocukları azdırdı."
-
Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak
- "Arkadaşları çocuğu azdırdılar."
-
[-i]
Azmasına sebep olmak
- ŞAŞIRMAK
-
-
[-i]
Bir işe nasıl başlayıp o işi nasıl sürdüreceğini ve nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek duruma gelmek, içinden çıkamamak
- "Söyleyeceğini şaşırmak."
- "Hasta adamı da evden çıkarıp atmak olmaz, ne yapacağını şaşırmış kalmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Doğru, gerçek ve gerekli olanı ayırt edemeyecek duruma gelmek
- "Hastasını muayene ederken başında bulundular mı hele söz söylediler mi eli ayağı dolaşır, ya kalbi bulamaz ya nabzı şaşırır." (Atilla İlhan)
-
[nsz]
Ne yapmak gerektiğini bilememek, nasıl davranacağını kestirememek, hayret etmek
- "... o kadar bağırırdı ki nihayet herif sersem olur, şaşırır, istediğini verirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir işe nasıl başlayıp o işi nasıl sürdüreceğini ve nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek duruma gelmek, içinden çıkamamak
- KIVIRMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- "Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kenarından katlamak
-
Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek
-
Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek
-
Uydurup söylemek
- "Gene yalanları kıvırmaya başladı."
-
[-e]
Sapmak
- "Araba birdenbire sağa kıvırdı."
-
[nsz]
Yapmak istememek, yan çizmek
-
[nsz]
Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek
- "Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pek âlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- AŞTIRMAK
-
-
[-i]
Aşma işini yaptırmak
-
[-i]
Aşma işini yaptırmak
- SIYIRMAK
-
-
[-i]
Hızla sürtünerek bir şeyin yüzünden bir parça soymak, koparmak veya üzerini hafifçe yırtmak
- "Çark elini sıyırdı."
-
Sürtünerek veya çekerek bir şeyi yerinden almak, kaldırmak, düşürmek
-
Bir şeyin üstündeki örtüyü çekerek almak veya açmak
- "Genç adam ceketini çıkardı, kolunu sıyırdı, uzattı." (Peyami Safa)
-
Çekerek çıkarmak
- "Kılıcını sıyırdı."
-
Kazıyarak, silerek üzerinde veya içinde hiçbir şey bırakmamak
- "Tabağı sıyırmak. Eti sıyırmak."
-
Hafifçe dokunarak geçmek
- "Kurşun başını sıyırıp geçti."
-
Akıl sağlığını kaybetmiş olmak
-
Çekip kurtarmak
- "Hem o kız on gündür, yağmurlarla beraber devam eden çökkünlüğümden beni sıyırıp kurtaracak kudrette mi?" (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Hızla sürtünerek bir şeyin yüzünden bir parça soymak, koparmak veya üzerini hafifçe yırtmak
- ALDIRMAK
-
-
[nsz]
Alma işini yaptırmak
- "Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Getirtmek
- "Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı." (Cahit Uçuk)
-
Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak
- "Bademcik aldırmak. Çocuk aldırmak."
-
[-e]
Önem vermek, değer vermek
- "Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." (Nezihe Araz)
-
[-den]
Elindekini başkasına kaptırmak
- "Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet." (Emrah)
-
[-i]
Sığdırmak
- "Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız."
-
[nsz]
Alma işini yaptırmak