İçinde ırmak olan 11 harfli 79 kelime var. İçerisinde IRMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ırmak olan kelimeler listesine ya da Sonu ırmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
IRMAK, KIRMA, RAKIM
4 Harfli Kelimeler
AKIM, ARIK, IRAK, KARI, MARK, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAM, KAR, KIR, RAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AR, IR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- "Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- AZALTTIRMAK
- ...
- SAVAŞTIRMAK
- ...
- SIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- "Çamaşırları bavula sıkıştırmak."
-
Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak
-
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek
- "İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmak
- "Parmağını pencereye sıkıştırmak."
-
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak
- "Eline dolu bir kadeh sıkıştırdılar." (Refik Halit Karay)
-
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak
- "Anlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar. Jandarmalarla vuruşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zorlamak
- "Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sarkıntılık etmek
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- BOŞATTIRMAK
-
-
[-i]
Boşatma işini yaptırtmak
- "Başka kız bulmuşlar, beni boşattırıp onu alacaklarmış." (Erhan Bener)
-
[-i]
Boşatma işini yaptırtmak
- KIZIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kızışmasını sağlamak
-
İsteklendirmek, gayret vermek
-
[-i]
Kızışmasını sağlamak
- ÇIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi gereken miktara ulaştırmak
- "Sonunda parayı çıkıştırdım."
-
[-i]
Bir şeyi gereken miktara ulaştırmak
- ATLATTIRMAK
- ...
- SIĞIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Güçlükle sığdırmak
-
[-i]
Güçlükle sığdırmak
- ÇATIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Birbirine çattırmak, kavga ettirmek, birbirine düşürmek
-
[-i]
Birbirine çattırmak, kavga ettirmek, birbirine düşürmek
- KAKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Sürekli ve hafif hafif kakmak
- "... dövmüşler, sövmüşler hatta boş böğrüne çivi ile kakıştırmışlar, yine kımıldatamamışlardı." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Sürekli ve hafif hafif kakmak
- KAÇINDIRMAK
- ...
- ADLANDIRMAK
-
-
[-i]
Çağırmak veya anmak için bir canlıya, bir yere, bir şeye ad vermek, ad koymak, ad takmak, ad vermek, isim koymak, isim takmak, isim vermek, tesmiye etmek
-
[-i]
Çağırmak veya anmak için bir canlıya, bir yere, bir şeye ad vermek, ad koymak, ad takmak, ad vermek, isim koymak, isim takmak, isim vermek, tesmiye etmek
- KIVANDIRMAK
- ...
- SIVAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bulaştırmak, üstüne sürmek
-
Sıvık veya sıvışık duruma getirmek
-
[-i]
Bulaştırmak, üstüne sürmek
- KAPATTIRMAK
-
-
[-i]
Kapatma işini birine yaptırmak
-
[-i]
Kapatma işini birine yaptırmak
- KIRIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
-
[-le]
Karşı cinsten biriyle yakın ilişkide bulunmak, flört etmek
- "Ötekiler gelmeden Suzy ile hafif tertip kırıştırırlar." (Peyami Safa)
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
- YANAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Yanaşmasını sağlamak
- "Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı." (Peyami Safa)
-
[-i]
Yanaşmasını sağlamak
- BIRAKTIRMAK
-
-
[-i]
Bırakmasını sağlamak, bırakmasına yol açmak
-
[-i]
Bırakmasını sağlamak, bırakmasına yol açmak
- BARINDIRMAK
-
-
[-i]
Barınmasını sağlamak
- "Vaktiyle bir mahalle halkını barındıran hanların, bir çarşı teşkil eden dükkânların sahibi şimdi yersiz, yurtsuz kalmıştır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
Barınmasını sağlamak