İçinde ırmak olan 11 harfli 79 kelime var. İçerisinde IRMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ırmak olan kelimeler listesine ya da Sonu ırmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
IRMAK, KIRMA, RAKIM
4 Harfli Kelimeler
AKIM, ARIK, IRAK, KARI, MARK, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAM, KAR, KIR, RAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AR, IR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAŞITTIRMAK
- ...
- SIVAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bulaştırmak, üstüne sürmek
-
Sıvık veya sıvışık duruma getirmek
-
[-i]
Bulaştırmak, üstüne sürmek
- YARAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Uygun görmek, yakıştırmak, tensip etmek
- "Kendime ben de o hâli yaraştıramıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Uygun görmek, yakıştırmak, tensip etmek
- DAĞITTIRMAK
- ...
- TARATTIRMAK
- ...
- KATIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
-
[-i]
Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
- TANITTIRMAK
- ...
- AYIRTTIRMAK
-
-
[-i]
Ayırtma işini yaptırmak
-
[-i]
Ayırtma işini yaptırmak
- SAVAŞTIRMAK
- ...
- TIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak
- "Bavula her şeyi tıkıştırdım."
-
[-i]
Acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak veya iyice çiğnemeden yutarak yemek
-
[-i]
Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak
- BULANDIRMAK
-
-
[-i]
Bulanmasına yol açmak, bulanmasını sağlamak
-
[-e]
İki veya daha çok şeyi birbirlerinden fark edilmeyecek biçimde karıştırmak
- "Acaba beyaza bulanmış kalastan mı, şüphesi tekrar zihnini bulandırdı." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Bulanmasına yol açmak, bulanmasını sağlamak
- KARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Karışma işini yaptırmak
-
[-i]
İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak
- "Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek
- "Pilavı karıştırmak."
-
[-i]
Kurcalamak, oynamak
-
[-i]
Göz atmak, araştırmak, incelemek
- "... saatlerce, istediğim kitapları, divanları, Servetifünun koleksiyonlarını karıştırdım." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Üstünkörü okumak
- "Verdiğim cevapları dinlemiyor gibi dalgın, parmaklarıyla bir risaleyi karıştırıyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Ayırt edememek, tam olarak seçememek
- "Siz düşle gerçeği birbirine karıştırıyorsunuz."
-
[-i]
Karışma işini yaptırmak
- KAÇINDIRMAK
- ...
- SIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- "Çamaşırları bavula sıkıştırmak."
-
Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak
-
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek
- "İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmak
- "Parmağını pencereye sıkıştırmak."
-
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak
- "Eline dolu bir kadeh sıkıştırdılar." (Refik Halit Karay)
-
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak
- "Anlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar. Jandarmalarla vuruşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zorlamak
- "Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sarkıntılık etmek
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- IRMAKLAŞMAK
-
-
[nsz]
Irmak durumuna gelmek, ırmak gibi akmak
-
[nsz]
Irmak durumuna gelmek, ırmak gibi akmak
- KIRIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
-
[-le]
Karşı cinsten biriyle yakın ilişkide bulunmak, flört etmek
- "Ötekiler gelmeden Suzy ile hafif tertip kırıştırırlar." (Peyami Safa)
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
- DADANDIRMAK
-
-
[-i]
Dadanmasına yol açmak
- "O kediyi bu kapıya sen dadandırdın."
-
[-i]
Dadanmasına yol açmak
- YAŞATTIRMAK
- ...
- ÇIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi gereken miktara ulaştırmak
- "Sonunda parayı çıkıştırdım."
-
[-i]
Bir şeyi gereken miktara ulaştırmak
- BARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- "Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak