İçinde ına olan 7 harfli 20 kelime var. İçerisinde INA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ına olan kelimeler listesine ya da Sonu ına ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ANI
2 Harfli Kelimeler
AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SINANMA
-
-
[isim]
Sınanmak işi
-
[isim]
Sınanmak işi
- KINANMA
-
-
[isim]
Kınanmak işi
-
[isim]
Kınanmak işi
- SINAYIŞ
-
-
[isim]
Sınama işi veya biçimi
-
[isim]
Sınama işi veya biçimi
- ÇINAYAZ
-
-
[isim]
Açık, mehtaplı, çok soğuk hava
-
[isim]
Açık, mehtaplı, çok soğuk hava
- SINANIŞ
- ...
- KINACIK
-
-
[isim]
Buğday pası mantarının, tahıl bitkilerinin sap ve yapraklarında oluşturduğu pas rengindeki hastalık
-
[isim]
Buğday pası mantarının, tahıl bitkilerinin sap ve yapraklarında oluşturduğu pas rengindeki hastalık
- İNADINA
-
-
[zarf]
Terslik olsun diye
- "Dünya kendisinden ibaretmiş gibi görünmeyi nedense inadına abartırdı." (Çetin Altan)
-
Gereğinin, istenilenin tersine
-
[zarf]
Terslik olsun diye
- ÇINARLI
-
-
[sıfat]
Çınarı olan
- "Çınarlı köşkün önüne gelince durdu." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Çınarı olan
- TAPINAK
-
-
[isim]
İçinde ibadet edilen, tapınılan yapı, mabet, ibadethane, ibadetgâh
- "Somakiden saraylar, mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler ... kurarmışsın." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İçinde ibadet edilen, tapınılan yapı, mabet, ibadethane, ibadetgâh
- SINATMA
-
-
[isim]
Sınatmak işi
-
[isim]
Sınatmak işi
- AKPINAR
- ...
- BARINAK
-
-
[isim]
Barınılacak yer, melce
- "Sabahı eder etmez barınak derdine düştüm." (Haldun Taner)
-
[isim]
Barınılacak yer, melce
- KINAYIŞ
-
-
[isim]
Kınama işi veya biçimi
-
[isim]
Kınama işi veya biçimi
- SINAMAK
-
-
[-i]
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi yoklamak, denemek, tecrübe etmek
-
Bilgisini, yeteneğini, yeterliliğini veya niteliğini yoklamak, imtihan etmek
-
[-i]
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi yoklamak, denemek, tecrübe etmek
- FIRTINA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
- "Fırtına gibi geldi gitti."
- "Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma
- "Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi." (Burhan Felek)
- "Fırtına gibi adam."
-
Güç atlatılan kötü durum
- "Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı
- "Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum." (Halide Edip Adıvar)
-
Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr
-
[isim]
Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
- KINAMAK
-
-
[-i]
Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak
-
[-i]
Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak
- TAKINAK
-
-
[isim]
Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce
-
[isim]
Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce
- SIĞINAK
-
-
[isim]
Yağmur, güneş veya çeşitli tehlikelerden korunmak için sığınılacak yer, melce
-
Özellikle hava bombardımanlarından korunmak için yapılmış yer
-
Kötülüklerden koruyan, sığınılan kimse veya şey
-
[isim]
Yağmur, güneş veya çeşitli tehlikelerden korunmak için sığınılacak yer, melce
- YIĞINAK
-
-
[isim]
Bir şeyin biriktiği yer
-
Bir şeyin bir yerde çokça birikmesi, tecemmu, tahaşşüt
-
Bir hücreli bitkilerin bir araya gelerek oluşturdukları küme
-
[isim]
Bir şeyin biriktiği yer
- KINASIZ
-
-
[sıfat]
Kına ile boyanmamış
- "Ellerinin ve ayaklarının parmaklarını kınasız bırakmazlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Kına ile boyanmamış