İçinde ın olan 7 harfli 186 kelime var. İçerisinde IN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ın olan kelimeler listesine ya da Sonu ın ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARINMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Karınmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Karınmak işi
                    
                    
 - KINLAMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kınlamak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kınlamak işi
                    
                    
 - ALTINSI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Altını andıran, altına benzeyen, altın gibi, altınımsı
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Altını andıran, altına benzeyen, altın gibi, altınımsı
                    
                    
 - ISIRGIN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        İsilik
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İsilik
                    
                    
 - YAPINMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yapınmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yapınmak işi
                    
                    
 - DAĞINIK
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Geniş bir alana yayılmış olan
                    
                    
 - 
                    
                        Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız
                    
                    
 - 
                    
                        Düzeni bozuk, düzensiz, karışık
                    
                    
- "Kadın yatağın içinde saçları dağınık, dimdik oturuyordu." (Peyami Safa)
 
 - 
                    
                        Hoş görünmeyen, uyumsuz
                    
                    
- "Bağırarak konuşmaktan hoşlanmaz, dağınık kıyafetle, kocasına bile görünmez bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)
 
 - 
                    
                        Düşüncelerini toparlayamayan
                    
                    
- "Şu anda kafam çok dağınık."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Geniş bir alana yayılmış olan
                    
                    
 - KINDIRA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sulak yerlerde yetişen, ince uzun yapraklarının kenarları keskin, koyu renkli bir tür çayır otu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sulak yerlerde yetişen, ince uzun yapraklarının kenarları keskin, koyu renkli bir tür çayır otu
                    
                    
 - FIRTINA
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
                    
                    
- "Fırtına gibi geldi gitti."
 - "Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar." (Halikarnas Balıkçısı)
 
 - 
                    
                        Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma
                    
                    
- "Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi." (Burhan Felek)
 - "Fırtına gibi adam."
 
 - 
                    
                        Güç atlatılan kötü durum
                    
                    
- "Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 - 
                    
                        Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı
                    
                    
- "Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum." (Halide Edip Adıvar)
 
 - 
                    
                        Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
                    
                    
 - SAKINIM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Herhangi bir tehlikeye karşı alınan önlem, ihtiyat, tedbir
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Herhangi bir tehlikeye karşı alınan önlem, ihtiyat, tedbir
                    
                    
 - FINDIKİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Fındıkkabuğu rengi
                    
                    
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Bu renkte olan
                    
                    
 - 
                    
                        Fındık altını
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Fındıkkabuğu rengi
                    
                    
 - KAYINTI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Açlık bastırmaya, atıştırılmaya yarar yiyecek
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Açlık bastırmaya, atıştırılmaya yarar yiyecek
                    
                    
 - SIKINMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sıkınmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sıkınmak işi
                    
                    
 - KIRINMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kırınmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kırınmak işi
                    
                    
 - SALINTI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Salınma işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Salınma işi
                    
                    
 - TIKINIŞ
 - ...
 - YAKINMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yakınmak (I) işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yakınmak (I) işi
                    
                    
 - YAŞINDA
 - 
    
- 
                    
                        bir yaşında
                    
                    
- "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." (Cahit Sıtkı Tarancı)
 - "Yaş ilerliyor. Artık geçti bizden / Kişi ev bark edinmeli vakitten." (Cahit Sıtkı Tarancı)
 - "Çocuk daha yaşında değil."
 - "Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler." (Anayasa)
 
 
 - 
                    
                        bir yaşında
                    
                    
 - BARINIŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Barınma işi veya biçimi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Barınma işi veya biçimi
                    
                    
 - KADINLI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kadını olan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Kadını olan
                    
                    
 - KALINCA
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kalına yakın
                    
                    
- "Ellerinin parmakları hem uzun hem kalınca idi." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Kalına yakın