İçinde ın olan 5 harfli 59 kelime var. İçerisinde IN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ın olan kelimeler listesine ya da Sonu ın ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIŞIN
-
-
[zarf]
Kış mevsiminde, kış süresince
- "Cuma ve pazartesi geceleri, kışın Aksaray'daki evimizde boza partisi verilirdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Kış mevsiminde, kış süresince
- ARTIN
-
-
[isim]
Katyon
-
[isim]
Katyon
- YAKIN
-
-
[sıfat]
Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
-
Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
- "Buna yakın bir söz söyledi."
-
Aralarında sıkı ilgi bulunan
-
Benzeyen, andıran, yaklaşan
- "Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı." (Ömer Seyfettin)
-
Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
- "Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Uzak olmayan yer
- "Yakınımızda otururlar."
-
[isim]
Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
- "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
- ÇAKIN
-
-
[isim]
Kıvılcım
-
Şimşek
-
[isim]
Kıvılcım
- TINMA
-
-
[isim]
Tınmak işi veya durumu
-
[isim]
Tınmak işi veya durumu
- AŞKIN
-
-
[sıfat]
Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş
- "Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti." (Falih Rıfkı Atay)
-
Benzerlerinden üstün
-
Çok, fazla
-
[sıfat]
Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş
- SIĞIN
-
-
[isim]
Alageyik
-
[isim]
Alageyik
- ANGIN
-
-
[sıfat]
Ünlü, anılmış, meşhur
-
[sıfat]
Ünlü, anılmış, meşhur
- KIYIN
-
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm
- BASIN
-
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- "Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu tür iş yerlerinde görevli kimselerin tümü
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- AYGIN
- ...
- AZGIN
-
-
[sıfat]
Azmış olan, azılı
- "Azgın hayvanın yularını kavrayarak başını alabildiğine havaya kaldırdı." (Haldun Taner)
-
Çabuk iltihaplanan, yarası hemen kapanmayan (ten)
-
Çok yaramaz (çocuk)
-
Cinsel istekleri aşırı olan
-
Coşmuş, taşmış
- "Azgın su."
-
Gözü hiçbir şeyden yılmayan
-
[sıfat]
Azmış olan, azılı
- AKŞIN
-
-
[sıfat]
Kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos
-
[sıfat]
Kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos
- HINIS
- ...
- HARIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
-
Hain, huysuz
-
Obur
-
[sıfat]
Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
- KARIN
-
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." (Ömer Seyfettin)
- "Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi." (Necati Cumalı)
- "Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış." (Halide Edip Adıvar)
-
Döl yatağı, rahim
- "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
- "Geminin karnı. Şişenin karnı."
-
Mide
- "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi." (Halide Edip Adıvar)
-
İç, gönül, akıl, kafa
- "Ben senin karnındakini ne bileyim?"
-
Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- PINAR
-
-
[isim]
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
- "Paşaoluk Yaylası'nın her bucağından bir pınar kaynar." (Refik Halit Karay)
-
Bu suyun çıktığı yer, kaynak, memba
-
Çeşme
-
[isim]
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
- SINIK
-
-
[sıfat]
Kırık, çıkık
-
Yenilmiş, bozguna uğramış
-
[sıfat]
Kırık, çıkık
- ILGIN
-
-
[isim]
Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)
-
[isim]
Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)
- ZIBIN
-
-
[isim]
Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi
-
Kolsuz giysi
-
[isim]
Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi