İçinde ıma olan 8 harfli 23 kelime var. İçerisinde IMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıma olan kelimeler listesine ya da Sonu ıma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALKIMAK
-
-
[nsz]
Gevşeyip sarkmak, pörsümek
-
[nsz]
Gevşeyip sarkmak, pörsümek
- KALGIMAK
-
-
[nsz]
Sıçramak, fırlamak, şaha kalkmak
- "At kalgıdı."
- "Yunus balıkları kalgıyor."
-
Öfkeyle kalkmak
-
Çapkınlık, serserilik yapmak
-
[nsz]
Sıçramak, fırlamak, şaha kalkmak
- BAVLIMAK
-
-
[-i]
Şahin ve köpeği ava alıştırmak
-
[-i]
Şahin ve köpeği ava alıştırmak
- ÇAPKIMAK
-
-
[-i]
Enini boyunu ölçmek, çaplamak
-
[-i]
Enini boyunu ölçmek, çaplamak
- ŞAVKIMAK
-
-
[nsz]
Işık saçmak, parlamak
-
[nsz]
Işık saçmak, parlamak
- YARIMADA
-
-
[isim]
Yalnız bir yanından ana karaya bağlı, öbür yanları denizle çevrili kara parçası
- "Anadolu bir yarımadadır. Balkan Yarımadası."
-
[isim]
Yalnız bir yanından ana karaya bağlı, öbür yanları denizle çevrili kara parçası
- YALABIMA
-
-
[isim]
Yalabımak işi veya durumu
-
[isim]
Yalabımak işi veya durumu
- YANSIMAK
-
-
[nsz]
Işık dalgaları yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirmek, aksetmek
- "Düz ve parlak yüzeylere çarpan ışık yansır."
-
Yer almak
- "Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Anlaşılmak, belli olmak
-
Ulaşmak, duyulmak, yayılmak, aksetmek
-
[nsz]
Işık dalgaları yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirmek, aksetmek
- SANCIMAK
-
-
[nsz]
Sancı vermek, ağrımak
- "Gözlerimin kökü kazılıyor gibi sancıyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Sancı vermek, ağrımak
- ŞIMARMAK
-
-
[nsz]
Kendisine gösterilen sevgi ve saygıdan veya verilen değerden yüreklenerek yersiz ve aşırı davranışlarda bulunmak
- "Şımardım, lakırtıyı senli benliye çevirip sordum." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Kendisine gösterilen sevgi ve saygıdan veya verilen değerden yüreklenerek yersiz ve aşırı davranışlarda bulunmak
- TAKIMADA
-
-
[isim]
Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adanın tümü
-
[isim]
Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adanın tümü
- ÇIMARİVA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Savaş gemilerinde tören için askerlerin küpeşte boyunca belirli aralıklarla dizilmesi için verilen komut
-
[isim]
Savaş gemilerinde tören için askerlerin küpeşte boyunca belirli aralıklarla dizilmesi için verilen komut
- KABZIMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, çiçekçi esnafı, komisyoncu
-
[isim]
Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, çiçekçi esnafı, komisyoncu
- KARGIMAK
-
-
[-i]
Birine, Tanrı'nın, insanların sevgi ve ilgisinden yoksun kalıp nefretlerine uğraması dileğinde bulunmak, ilenmek, lanet etmek, lanetlemek
-
[-i]
Birine, Tanrı'nın, insanların sevgi ve ilgisinden yoksun kalıp nefretlerine uğraması dileğinde bulunmak, ilenmek, lanet etmek, lanetlemek
- ŞIMARTMA
-
-
[isim]
Şımartmak işi
- "Her ne ise sizi de pek şımartmaya gelmez." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Şımartmak işi
- HANIMAĞA
- ...
- RANDIMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Verim
- "Orada evin randımanı artıyorsa burada da kulübün randımanı artacak." (Mustafa Necati Sepetçioğlu)
-
[isim]
Verim
- ŞANZIMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Motorlu taşıtlarda hız değiştirmek için, motorun yükünü azaltarak arabanın hareket etmesini sağlayan dişliler topluluğu, vites kutusu
-
[isim]
Motorlu taşıtlarda hız değiştirmek için, motorun yükünü azaltarak arabanın hareket etmesini sağlayan dişliler topluluğu, vites kutusu
- BILKIMAK
-
-
[nsz]
Bozulmak, yumuşamak, zedelenmek, erimek
-
[nsz]
Bozulmak, yumuşamak, zedelenmek, erimek
- YADSIMAK
-
-
[-i]
Yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söylemek, yaptığını saklamak, inkâr etmek
- "Söylediklerini sonradan yadsımış, duyduğu güvensizliği ortaya koymuştur." (Selim İleri)
-
İlgili, bağlı bulunduğu bir şeye yabancı kalmak
- "Ulusunu yadsımak."
-
Tanrı'nın varlığını tanımamak, inkâr etmek
-
[-i]
Yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söylemek, yaptığını saklamak, inkâr etmek