İçinde ım olan 5 harfli 63 kelime var. İçerisinde IM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ım olan kelimeler listesine ya da Sonu ım ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TIKIM
-
-
[isim]
Ağzın alabileceği büyüklükte lokma
-
[isim]
Ağzın alabileceği büyüklükte lokma
- ACIMA
-
-
[isim]
Acımak işi
-
Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet
- "Sizin zerre kadar acımanız yok mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Acımak işi
- KALIM
-
-
[isim]
Kalma işi
-
[isim]
Kalma işi
- HISIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akraba
-
Dede ve nineleri bir olanlardan her biri
-
[isim]
Akraba
- YAPIM
-
-
[isim]
Yapma işi, inşa, imal
-
Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal
-
Özümleme
-
Bir filmin çevrilmesi veya bir radyo, televizyon programının hazırlanması için gerekli çalışmaların tümü ve bu çalışmaların ürünü, prodüksiyon
-
[isim]
Yapma işi, inşa, imal
- TASIM
-
-
[isim]
Doğru olarak kabul edilen iki yargıdan üçüncü bir yargı çıkarma temeline dayanan bir uslamlama yolu, kıyas
- "Taşlar katı olur, mermer bir taştır, şu hâlde mermer katıdır uslamlaması bir tasımdır."
-
[isim]
Doğru olarak kabul edilen iki yargıdan üçüncü bir yargı çıkarma temeline dayanan bir uslamlama yolu, kıyas
- ARTIM
-
-
[isim]
Artma, artış, çoğalma
-
[isim]
Artma, artış, çoğalma
- ILIMA
-
-
[isim]
Ilımak işi veya durumu
-
[isim]
Ilımak işi veya durumu
- IŞIMA
-
-
[isim]
Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
- "Güneş, gözleri kör eden bir ışımadır; denizi, göğü ve şehri, âdeta incecik gümüşten bir zar kuşatıyor." (Atilla İlhan)
-
Işınım
-
[isim]
Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
- HADIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısırlaştırılmış erkek
-
[isim]
Kısırlaştırılmış erkek
- SAYIM
-
-
[isim]
Sayma işi, tadat
- "Nüfus sayımı."
-
[isim]
Sayma işi, tadat
- LAĞIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
-
Düşmanın kale duvarlarını yıkmak veya düşman ordugâhına zarar vermek amacıyla, düşman siperlerine doğru yer altından açılan dar yol
- "Eğrikapı, girmek için başlıca bir hedef olmuştu, oradan lağımlarla suru yıkmaya girişilmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
- BASIM
-
-
[isim]
Bası sanatı, tabaat
-
Bası işi, tab, tipografi
- "Kitabın basımına başlandı."
-
[isim]
Bası sanatı, tabaat
- TIMAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yara bakımı
-
Ağaç bakımı
- "Merkeplere atladılar, şeftali bahçelerinden geçtikten sonra tımar görmemiş sık, gür bir ayvalığa daldılar." (Refik Halit Karay)
- "Arabacı atları tımar ediyordu." (Aka Gündüz)
-
Binek hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme
- "Tımar tam bir saat sürüyor, yarım saat hayvanın bir tarafı, yarım saat öbür yanı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yara bakımı
- TAKIM
-
-
[isim]
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
-
Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
- "Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik." (Muammer İzgü)
-
Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup
- "Orta oyunu takımı."
-
Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
- "Kadın kahve takımlarını alıp çıktı." (Necati Cumalı)
-
Sigara ağızlığı
-
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
- "Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Benzer, gibi
- "... bu takım düşünceler arasında, dün sütçüye verilen paranın üstünün eksik geldiğini de hatırlıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
- "Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek." (Ömer Seyfettin)
-
Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
-
Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
-
Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
-
Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
-
[isim]
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
- KASIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani
-
Kışın başlangıcı sayılan 8 Kasım günü başlayıp hıdırellezin ilk günü olan 6 Mayısa kadar altı ay süren dönem
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani
- KIYIM
-
-
[isim]
Kıyma işi
-
Kıyılma biçimi
- "Bu tütünün kıyımı iri."
-
Görev yönünden kötü bir duruma sokma, haksızlığa uğratma
-
[isim]
Kıyma işi
- SIMAK
-
-
[-i]
Kırmak, bozmak
-
Yenmek, mağlup etmek
-
[-i]
Kırmak, bozmak
- SAĞIM
-
-
[isim]
Sağma işi
-
Süt veren hayvan
- "Onun epey sağımı var."
-
[isim]
Sağma işi
- HARIM
-
-
[isim]
Sebze ve meyve bahçesi
-
Tarla ve bahçe çevresindeki çit
- "Tarlasına harım çevirmek için dün Matarlı tepelerinde kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın hâlinde durmakta idi." (Nabizade Nazım)
-
[isim]
Sebze ve meyve bahçesi