İçinde ım olan 5 harfli 63 kelime var. İçerisinde IM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ım olan kelimeler listesine ya da Sonu ım ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ACIMA

  1. [isim] Acımak işi
  2. Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet
    • "Sizin zerre kadar acımanız yok mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

TARIM

  1. [isim] Gerekli, yararlı bitkileri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde yapılan çalışmaların bütünü, ziraat

YAPIM

  1. [isim] Yapma işi, inşa, imal
  2. Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal
  3. Özümleme
  4. Bir filmin çevrilmesi veya bir radyo, televizyon programının hazırlanması için gerekli çalışmaların tümü ve bu çalışmaların ürünü, prodüksiyon

HASIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşman, yağı
  2. Bir oyun, dava veya yarışta karşı taraf
    • "O yalnız hasmıyla değil, bütün sirk halkıyla güreşiyor." (Halide Edip Adıvar)

SIRIM

  1. [isim] Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
    • "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)

KAKIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as, ermin (Mustela erminea)

ZIMBA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Delgeç
  2. Delgeçle açılan delik

YATIM

  1. [isim] Gemi direklerinin başa veya kıça doğru olan eğimi

KIMIZ

  1. [isim] Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi, bir Türk içkisi
    • "Ey, sevincinden bir büyük geleceği / Muştulayan içki, bin yılın kımızı." (Ahmet Muhip Dranas)

AYRIM

  1. [isim] Ayırma işi, tefrik
    • "Kuvvetler ayrımı."
  2. Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark
  3. Alt bölüm
  4. Cinsleri ve türleri birbirinden ayıran ana karakter, fark
  5. Ayrılma noktası
    • "Yol ayrımı."
  6. Bir veya daha çok sahne içinde geliştirilip olayın tamamlanmış bir parçasını veren film bölüğü

SAYIM

  1. [isim] Sayma işi, tadat
    • "Nüfus sayımı."

KIYIM

  1. [isim] Kıyma işi
  2. Kıyılma biçimi
    • "Bu tütünün kıyımı iri."
  3. Görev yönünden kötü bir duruma sokma, haksızlığa uğratma

YAYIM

  1. [isim] Yayma işi
  2. Kitap, gazete vb. okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, neşir
    • "Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye ulaştırılması, neşir

ZIMNİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kapalı olarak yapılan veya söylenen, dolayısıyla anlatılan, kapalı, gizli
    • "Bu sözün zımni anlamı şudur."
  2. İçerik

ÇAKIM

  1. [isim] Kıvılcım
  2. Şimşek

HISIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Akraba
  2. Dede ve nineleri bir olanlardan her biri

KATIM

  1. [isim] Katma işi
    • "Koç katımı."

ÇALIM

  1. [isim] Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka
    • "Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir." (Haldun Taner)
    • "İzmir ve dolaylarında çalım satıp dolaşmaya başlayacaklar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Sanki demek istediğim bir çalımına gelseydi seni de yüzdürürdü." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yıldız, çalımına getirdikçe ateş ediyordu." (Aka Gündüz)
  2. Kılıcın keskin yanı
  3. Menzil, erim
    • "Kurşun çalımı. Göz çalımı."
  4. Biraz benzeme, andırma
  5. Geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması
  6. Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi

SIMAK

  1. [-i] Kırmak, bozmak
  2. Yenmek, mağlup etmek

CANIM

  1. sevgi bildiren bir seslenme sözü
    • "Susunuz, dedi, beyhude, ... yoruluyorsunuz can alacak noktayı unutuyoruz." (Mahmut Yesari)
    • "Gözüne kestirdiği, daha doğrusu, suçlamak için can attığı birisi var." (Tarık Buğra)
    • "Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Eylül sonunda ruhunu teslim eden heves / Can bulmak üzredir yeni baştan bahar ile" (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. hoşnutsuzluk anlatan bir seslenme sözü
    • "Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yazdığım satırlara bakarsanız manevi varlığımın can çekiştiğini görürsünüz." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu sözleriniz bana can verdi."
    • "Bitip tükenmek bilmeyen bir tablo gibi serilip giden lale tarlası renkten renge geçtikçe herkesin canı ağzına geliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. (ca:nım) çok güzel, çok değer verilen
    • "Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bahar toprağa gene can verdi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır." (Ahmet Rasim)
    • "Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü