İçinde ıka olan 8 harfli 19 kelime var. İçerisinde IKA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıka olan kelimeler listesine ya da Sonu ıka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AKI
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SABIKALI
-
-
[sıfat]
Sabıkası olan
- "Bugün medeniyet ve insaniyetin düşmanları olan canileri, sabıkalıları o arıyor, o takip ediyor, o buluyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Sabıkası olan
- TIKAMALI
-
-
[sıfat]
Tıkaması olan, tıkaçlı
-
[sıfat]
Tıkaması olan, tıkaçlı
- YIKAMACI
- ...
- SARIKAYA
- ...
- YIKANMAK
-
-
[nsz]
Yıkama işi yapılmak veya yıkama işine konu olmak
- "Çamaşır yıkandı."
-
Kendi vücudunu yıkamak, banyo yapmak
-
[nsz]
Yıkama işi yapılmak veya yıkama işine konu olmak
- YIKATMAK
-
-
[-i]
Yıkama işini yaptırmak
-
[-i]
Yıkama işini yaptırmak
- AÇIKAĞIZ
-
-
[isim]
Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris)
-
[isim]
Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris)
- TIKAÇSIZ
-
-
[sıfat]
Tıkacı olmayan, tıkaçlanmamış
-
[sıfat]
Tıkacı olmayan, tıkaçlanmamış
- NATIKALI
-
-
[sıfat]
Düzgün ve iyi konuşan
-
[sıfat]
Düzgün ve iyi konuşan
- ÇIKARTMA
-
-
[isim]
Çıkartmak işi
-
Özel olarak hazırlanıp bir yere yapıştırılan zamklı desen, resim veya yazı
- "Yonca'nın elindeki kâğıt parçasında, yeşilli, sarılı, kırmızılı bir kelebek çıkartması var." (Oktay Rifat)
-
[isim]
Çıkartmak işi
- ÇIKARMAK
-
-
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- "Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Sonunu getirmek
- "Bu para ile ayı çıkarırız."
-
[-i]
Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
-
[-i]
Bulmak, ortaya koymak
- "Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak."
-
[-i]
Hatırlamak
- "Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Döküntülü bir hastalığa tutulmak
- "Çiçek çıkarmak."
-
[-i]
Çok hoşlanmak
- "Lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek
- "Öfkesini benden çıkardı."
-
[-i]
Sağlamak, elde etmek
- "Ekmeğini taştan çıkarmak."
-
[-i]
Gibi göstermek, bir davranış yüklemek
- "Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak."
-
Sindirim yolundan dışarı atmak
-
İlgisini keserek uzaklaştırmak
-
[-i]
Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak
- "İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Yayımlamak
- "Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[-i]
Gidermek
- "Lekeyi çıkarmak."
-
[nsz]
Sebep olmak, yol açmak
- "Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Yapmak, üretmek
- "Bu terzi çok iş çıkarıyor."
-
[-e]
Sunmak
- "Konuklara çerez çıkardı."
-
[-e]
Göstermek
- "Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir şeyi bir örneğe göre yapmak
- "Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami..." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Yollamak, göndermek
- "Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti."
-
[nsz]
Yükü boşaltmak
- "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Resim yapmak
-
[nsz]
Fotoğraf çektirmek
-
[-i]
Söylemek
- "Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek
-
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- MIZIKACI
-
-
[isim]
Bandocu
-
Armonika çalan kimse
-
[isim]
Bandocu
- MIZIKALI
-
-
[sıfat]
Mızıkası olan
-
[isim]
Sarayın müzik takımında çalışan kimse
-
[sıfat]
Mızıkası olan
- YIKAYICI
-
-
[isim]
Yıkama işini yapan kimse
- "Ölü yıkayıcısı."
-
Laboratuvarda filmlerin yıkama işini yöneten kimse
-
[isim]
Yıkama işini yapan kimse
- ÇIKARTIŞ
- ...
- TIKANMAK
-
-
[nsz]
Tıkama işine konu olmak
- "Lavabo tıkandı."
-
İştahı kalmayıp yemek yiyememek
-
Soluk alamamak, soluğu kesilmek
- "Hâlâ tıkanmış, boğulmuş gibi kesik kesik nefes alan Lale'ye bir kere daha baktı." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Tıkama işine konu olmak
- SADIKANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sadıkça
-
[zarf]
Sadıkça
- TIKATMAK
-
-
[-i]
Tıkama işini yaptırmak
-
[-i]
Tıkama işini yaptırmak
- YANIKARA
-
-
[isim]
Şarbon
-
[isim]
Şarbon