İçinde ık olan 5 harfli 105 kelime var. İçerisinde IK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ık olan kelimeler listesine ya da Sonu ık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ANLIK

  1. [sıfat] Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
    • "Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu?" (Tarık Buğra)
  2. [isim] Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt

ANDIK

  1. [isim] Sırtlan

ISLIK

  1. [isim] Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses
    • "Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
    • "Kocası kapıyı çekmiş, ıslık çalarak merdivenleri inip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir şeyin çıkardığı ince ve tiz ses
    • "Söz dişlerinin arasından keskin bir ıslık şiddetiyle çıktı." (Aka Gündüz)

BIDIK

  1. [sıfat] Kısa ve tıknaz

AĞCIK

  1. [isim] Palmiyelerde çiçeklerin dibinin çevresindeki telli kın

KATIK

  1. [isim] Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek
    • "Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Yağı alınmış yoğurt, ayran

ÇIKIN

  1. [isim] Bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça, çıkı
    • "Eteğinin altında çıkın çıkın altınları vardır." (Refik Halit Karay)

CIVIK

  1. [sıfat] Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış
    • "Cıvık kar."
    • "Cıvık hamur."
    • "Cıvık çamur."
  2. Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan (kimse)

SIRIK

  1. [isim] Değnekten uzun ve kalınca ağaç
    • "Duvarların üstüne yan yana henüz kesilmiş kavak sırıkları dizilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SIKIM

  1. [isim] Sıkma işi
  2. Kapalı elin alabildiği miktar
  3. Bir defada sıkılan miktar
  4. Ateşli silahlarda bir atış için yeterli olan miktar

YIKIM

  1. [isim] Yıkma işi
  2. Yok olmaya sebep olabilecek şey, büyük zarar, felaket
    • "Evin içinde günlük kokusu, papaz uluması bizim için yıkımdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Vücuda verilen çeşitli ilaçların yol açtığı zarar
  4. Yadımlama

YIKIŞ

  1. [isim] Yıkma işi veya biçimi

KAŞIK

  1. [isim] Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı
    • "Hastalanınca yüzü kaşık kadar kaldı."
    • "Gençler tarhana aşına kaşık salladılar." (Nezihe Araz)
  2. Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta

FIKIH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi, gereği gibi, iyice anlayıp bilme
  2. İslam hukukunda din ve dünya işleri ile ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmuş olan kuralların bütünü

ÇIKAK

  1. [isim] Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
  2. Boğumlanma noktası

KASIK

  1. [isim] Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü
    • "Tabancayı kılıfsız olarak kuşağının arasına, sol kasığının üstüne yerleştirdi" (Necati Cumalı)

KAZIK

  1. [isim] Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
    • "Çadır kazığı."
    • "Hayvanı kazığa bağlamak."
    • "Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu." (Ahmet Ümit)
    • "Dünyaya kim kazık dikecek?" (Ömer Seyfettin)
  2. Direk, sopa
  3. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
  4. [sıfat] Çok zor (soru, sınav vb.)
  5. Alışverişte aldatma, aldatılma
  6. Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
  7. İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
  8. Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası

BASIK

  1. [sıfat] Basılmış, yassılaşmış
    • "Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çok yüksek olmayan, alçak
    • "Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi." (Peyami Safa)
  3. Kısık
    • "Onun sesi de aynı şekilde basıktı." (Tarık Buğra)

SABIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Geçen, önceki, eski
    • "Yorucu çalışmalar sonunda sabık bakanların ne derece hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir." (Atilla İlhan)

YANIK

  1. [sıfat] Yanmış olan
    • "Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu." (Reşat Enis)
  2. Rengi koyulaşmış
    • "Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk
    • "Yanık bir çocuk."
  4. Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan
  5. [isim] Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz
    • "Elimdeki yanık iyi oldu. Halıdaki yanığı ördürmeli."
  6. Bıkkın, üzüntülü, dertli
  7. Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili
    • "Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde." (Cahit Sıtkı Tarancı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü