İçinde ğı olan 5 harfli 23 kelime var. İçerisinde ĞI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğı olan kelimeler listesine ya da Sonu ğı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAĞIR

  1. [sıfat] İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
    • "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
  2. Ses geçirmeyen
  3. Isıyı az veren, geç ısınan
    • "Sağır soba."
  4. Vurulduğu zaman ses vermeyen
    • "Sağır davul."
  5. İçi görülmeyen, donuk (cam)

BAĞIL

  1. [sıfat] Görece
  2. [isim] Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir cisme uyarak sürüklenen cismin görünürdeki kımıldanışının niteliği

YAĞIZ

  1. [sıfat] Esmer
    • "Yağız ve kuvvetli, analarının ardı sıra dokuzar onar gürbüz çocuk koşar." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Siyah
    • "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  3. Yiğit
    • "Bunu o ilk zamanlardaki yağız savaşçı havasıyla dedi." (Atilla İlhan)

ÇIĞIR

  1. [isim] Çığın kar üzerinde açtığı iz
    • "Hepsi birden Atatürk'ün açmakta olduğu bir çığırda çalışıyorlardı." (Azra Erhat)
  2. Hayvanların gide gele açtıkları ince yol, keçi yolu, patika
  3. İz
    • "Sabanın sapına çalımlı çalımlı sarılarak kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır adımlarla yürümekteydi." (Nabizade Nazım)
  4. Büyük hattatların sanat yolu
    • "Mustafa Rakım çığırı."
  5. Yeni bir biçim, yöntem veya yol
    • "Edebiyatımızda büyük bir çığırın ilk ve güçlü öncüsü olan bu hikâyeler..." (Haldun Taner)

SIĞIR

  1. [isim] Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı
  2. Anlayışsız, kaba saba kimse

OTAĞI
...
YAĞIŞ

  1. [isim] Yağma işi
  2. Havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi
  3. Yağan yağmur veya kar miktarı
  4. Yağmur

AŞAĞI

  1. [isim] Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı
    • "... asıl ve yedek üye sayıları toplamının on beşten aşağı düşmesi nedeniyle yapılacak seçimlerde bu Anayasa'nın kabul ettiği esasa ve sıraya uyulur." (Anayasa)
    • "Karısı kibarlıktan yana ondan aşağı kalmıyordu." (Haldun Taner)
    • "Adı erken yaşta şaire çıkmıştı. Şair aşağı, şair yukarı." (Haldun Taner)
  2. Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri
  3. [sıfat] Bir yere göre daha alçak yerde bulunan
    • "Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik." (Aka Gündüz)
  4. [sıfat] Bayağı, adi
  5. [sıfat] Niteliği düşük, kötü
    • "Aşağı mal."
  6. [sıfat] Daha küçük, daha az
    • "On sekiz yaşından aşağı olanlar giremez."
  7. [sıfat] Değeri daha az
  8. [zarf] Aşağıya, yere doğru
    • "Aşağı inmek."

BAĞIM

  1. [isim] Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet

KAĞIT
...
LAĞIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
  2. Düşmanın kale duvarlarını yıkmak veya düşman ordugâhına zarar vermek amacıyla, düşman siperlerine doğru yer altından açılan dar yol
    • "Eğrikapı, girmek için başlıca bir hedef olmuştu, oradan lağımlarla suru yıkmaya girişilmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)

SIĞIN

  1. [isim] Alageyik

YAĞIR

  1. [isim] Sırt, arka, iki kürek arası
  2. Atın omuzları arasındaki yer
  3. Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
  4. Kel

YIĞIŞ

  1. [isim] Yığma işi veya biçimi

SAĞIM

  1. [isim] Sağma işi
  2. Süt veren hayvan
    • "Onun epey sağımı var."

BAĞIŞ

  1. [isim] Bağışlama işi veya biçimi
  2. Bağışlanan şey, yardım, hibe, teberru

SAĞIN

  1. [sıfat] Doğruluk kuralına uygun olan
  2. Sözün anlatılmak istenene tam karşılık olması, tam uygun düşmesi niteliği, sahih
    • "Sağın anlatım."

BAĞIT

  1. [isim] Sözleşme

BAĞIN

  1. [isim] İnşaatta veya kazı sırasında toprağın çökmesini önlemek için yerleştirilen parça veya dayak

BAĞIR

  1. [isim] Göğüs
    • "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor." (Tarık Buğra)
    • "En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu'nun feryadını getirecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Oğlum böyle bir şey yaparsa onu ölmüş farz ederim. Bir evladım vardı: Allah elimden aldı derim, bağrıma taş basarım." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Ok yayı ve dağda orta bölüm
    • "Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin." (Erhan Bener)
  3. Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü