İçinde ğ olan 8 harfli 420 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEĞİŞKİN
-
-
[sıfat]
Değişikliğe uğramış, değişik, muaddel
-
[sıfat]
Değişikliğe uğramış, değişik, muaddel
- SAĞLAYIŞ
- ...
- UĞURLAMA
-
-
[isim]
Uğurlamak işi
- "Bu suçlar arasında en büyüklerinden biri de uğurlama, karşılama törenlerinin kaldırılması oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Uğurlamak işi
- YOĞALTIM
-
-
[isim]
Tüketim
- "Bu ürünün yoğaltımı azdır."
-
[isim]
Tüketim
- DEĞİRMEN
-
-
[isim]
İçinde öğütme işi yapılan yer
- "Su değirmeni. Yel değirmeni."
- "Hasılı, hastaneye benzemeyen hastanemden pek memnundum. Yalnız, bu değirmenin suyu nereden geliyordu?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kahve, buğday, nohut vb. taneleri öğüten araç veya alet
- "Değirmende biraz kahve çekti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
İçinde öğütme işi yapılan yer
- BAĞLAÇLI
-
-
[sıfat]
Bağlacı olan
-
[sıfat]
Bağlacı olan
- BUĞDAYSI
-
-
[sıfat]
Buğdayı andıran, buğdaya benzeyen, buğday gibi
- "Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[sıfat]
Buğdayı andıran, buğdaya benzeyen, buğday gibi
- DOĞRULTU
-
-
[isim]
Yön, istikamet
- "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda ... devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)
-
Tutulan, izlenen yol
-
Paralel olmayan iki sonsuz doğruyu birbirinden ayırt ettiren durum
- "Düz gittiği veya geldiği düşünülen bir okun uzayda kalan izi, okun doğrultusunu gösterir."
-
Belli bir sonsuz doğrunun belirttiği tek yol, istikamet
-
[isim]
Yön, istikamet
- EĞEBİLME
- ...
- İĞRENMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyi tiksindirici bulmak, istikrah etmek
- "Asıl iğrendiğim, ürktüğüm elleriydi." (Refik Halit Karay)
-
[-den]
Aşağılık, bayağı bulmak, tiksinmek
- "Bayağılaşmış gibi kendimden iğreniyordum." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bir şeyi tiksindirici bulmak, istikrah etmek
- KILAĞICI
- ...
- BUZLUĞAN
-
-
[isim]
Üzerinde buz eksik olmayan yüksek dağ tepesi
-
[isim]
Üzerinde buz eksik olmayan yüksek dağ tepesi
- MAZIDAĞI
- ...
- SAKAĞILI
- ...
- ŞIRLAĞAN
-
-
[isim]
Susam yağı
-
[isim]
Susam yağı
- SOĞANCIK
-
-
[isim]
Yalın kat yaprakla sarılı, besin bakımından zengin küçük soğan
-
Sarımsak dişi
-
Beyinle omurilik arasında kalan son bölge
-
[isim]
Yalın kat yaprakla sarılı, besin bakımından zengin küçük soğan
- BOĞUKLUK
- ...
- DOĞURTMA
-
-
[isim]
Doğurtmak işi veya durumu
-
[isim]
Doğurtmak işi veya durumu
- SEĞİRMEK
-
-
[nsz]
Hafif kımıldamak, genellikle vücudun bir yerinde deri ile birlikte derinin hemen altındaki kaslar hafifçe oynamak
- "Üç dört gün oluyor, sol gözümün alt kapağı seğiriyordu." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Hafif kımıldamak, genellikle vücudun bir yerinde deri ile birlikte derinin hemen altındaki kaslar hafifçe oynamak
- ÇAĞRIŞIM
-
-
[isim]
Bir düşünce, görüntü vb.nin bir başkasını hatırlatması
- "Goethe denince herkesin aklına gelen ilk çağrışım, dünyanın sayılı iki üç dâhi yazarından biri olduğudur." (Haldun Taner)
-
Davranışlar, düşünceler ve kavramlar arasında yer ve zaman birliğinin etkisiyle kurulan bağlantılar sonucu, bilinç alanına bunlardan birisi girdiğinde ötekini de bilince çekmesi olayı, tedai
- "Gününde dedikleriyle günümüzde olanlar arasında kolaylıkla çağrışımlar, karşılaştırmalar kurabiliriz." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bir düşünce, görüntü vb.nin bir başkasını hatırlatması