İçinde ğ olan 7 harfli 363 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞAÇLIK
-
-
[isim]
Ağaç öbeği
-
Ağacı bol olan yer
- "Kendilerini saklayabilmek için yan tarafa, ağaçlığa doğru koştular." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Ağaç öbeği
- ÇAĞANOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kabukluların ön ayaklılar alt takımından, eti için avlanan, pavuryaya benzer küçük su hayvanı (Carcinus)
-
[isim]
Kabukluların ön ayaklılar alt takımından, eti için avlanan, pavuryaya benzer küçük su hayvanı (Carcinus)
- CİĞERCİ
-
-
[isim]
Kesilen hayvanların ciğer, baş, ayak, işkembe vb. parçalarını satan kimse, sakatatçı
-
Ciğer pişirip satan kimse
-
[isim]
Kesilen hayvanların ciğer, baş, ayak, işkembe vb. parçalarını satan kimse, sakatatçı
- AĞLAŞMA
-
-
[isim]
Ağlaşmak işi
-
[isim]
Ağlaşmak işi
- DAĞILMA
-
-
[isim]
Dağılmak işi
- "Fatoş'un içeri girmesiyle sabahtan beri esen kederli havanın dağılması bir oldu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sınırlı bölgelere toplanmış birlik, gereç ve kuruluşların düşman saldırısına karşı daha iyi korunmalarını sağlamak amacıyla birbirlerinden uzaklaştırılmaları
-
Bir hedefe aynı silahla atılan mermilerin, barut haklarının ve başka şartların değişmesi yüzünden ayrı ayrı noktalara vurması
-
[isim]
Dağılmak işi
- EĞELEME
-
-
[isim]
Eğelemek işi
-
[isim]
Eğelemek işi
- LOĞLAMA
-
-
[isim]
Loğlamak işi
-
[isim]
Loğlamak işi
- ÖĞRENİŞ
-
-
[isim]
Öğrenme işi veya biçimi
-
[isim]
Öğrenme işi veya biçimi
- AĞRIYIŞ
-
-
[isim]
Ağrıma işi veya biçimi
-
[isim]
Ağrıma işi veya biçimi
- BOĞASAK
-
-
[isim]
Boğaya gelmiş veya boğa isteyen inek
-
[isim]
Boğaya gelmiş veya boğa isteyen inek
- ÖĞRETİM
-
-
[isim]
Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- "Ben bizzat bölükte ilköğretim hocalığı yaptım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi
-
[isim]
Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- TUĞRALI
-
-
[sıfat]
Tuğrası olan
-
[sıfat]
Tuğrası olan
- ÇOĞULCU
-
-
[sıfat]
Çoğulculukla ilgili olan, plüralist
- "Çoğulcu görüş."
-
Çoğulculuk yanlısı olan (kimse), plüralist
-
[sıfat]
Çoğulculukla ilgili olan, plüralist
- İĞNEDAN
- ...
- SIĞINMA
-
-
[isim]
Sığınmak işi, iltica
- "Her millette halk tabakası hisler ve heyecanlar tesir altında sanata sığınma, sanattan faydalanma ve avunma ... ihtiyacı duyar." (Refik Halit Karay)
-
Yarış sırasında, rüzgârın etkisinden korunmak için başka bir yarışçının arkasına sinme
-
[isim]
Sığınmak işi, iltica
- SOĞUŞMA
-
-
[isim]
Soğuşmak işi
-
[isim]
Soğuşmak işi
- AĞITSAL
-
-
[sıfat]
Ağıtla ilgili, ağıt özelliği taşıyan
-
[sıfat]
Ağıtla ilgili, ağıt özelliği taşıyan
- UĞRATIŞ
- ...
- ZAĞANOS
-
-
[isim]
Bir cins doğan
-
[isim]
Bir cins doğan
- AĞIRLIK
-
-
[isim]
Ağır olma durumu
- "Taşın ağırlığı."
- "Yükün ağırlığı."
- "Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz." (Ömer Seyfettin)
- "Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz." (Ayşe Kulin)
-
Değerli olma durumu
- "Hediyenin ağırlığı."
- "Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ağırbaşlılık
- "Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi."
-
Tehlikeli olma durumu
-
Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
- "Havanın ağırlığı."
-
Sıkıntı
-
Çeyizini düzmek için güveyinin geline verdiği para, kalın
-
Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
-
Yük, külfet
- "Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır."
-
Takı
- "Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti."
-
Sorumluluk
- "Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim."
-
Etki, baskı, güçlük
-
Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
- "Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli." (Atilla İlhan)
-
Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
-
Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
-
Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
- "Beynime bir ağırlık peyda olmuştu." (Aka Gündüz)
-
Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
- "Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke
-
Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori
-
[isim]
Ağır olma durumu