İçinde ğ olan 6 harfli 196 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAĞDAŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sağ ayağı sol uyluğun, sol ayağı sağ uyluğun altına alarak oturma biçimi
                    
                    
- "Bir tanesi karşılarında bağdaş kurmuş, oturmuş." (Peyami Safa)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sağ ayağı sol uyluğun, sol ayağı sağ uyluğun altına alarak oturma biçimi
                    
                    
 - EĞİNİK
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Eğilmiş olan, eğik
                    
                    
 - 
                    
                        Bir şeyi sevmiş, istemiş veya yapmaya içten yönelmiş olan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Eğilmiş olan, eğik
                    
                    
 - TAĞŞİŞ
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma
                    
                    
 - SIĞLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sığ olma durumu
                    
                    
 - 
                    
                        Sığ yer
                    
                    
- "İskelenin beri yanındaki sığlıktan yürüdük." (Mahmut Yesari)
 
 - 
                    
                        Yüzeyde kalma durumu, derine inmeme durumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sığ olma durumu
                    
                    
 - AĞACIK
 - ...
 - CAĞLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Dokumacılıkta, çözgü makinesinde çözgü ipliği bobinlerinin desen ve renk sırasına göre yerleştirildiği sehpa
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Dokumacılıkta, çözgü makinesinde çözgü ipliği bobinlerinin desen ve renk sırasına göre yerleştirildiği sehpa
                    
                    
 - BOĞASI
 - 
    
Kelime Kökeni : İspanyolca
- 
                        [isim]
                    
                        İnce bez, astar
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İnce bez, astar
                    
                    
 - EĞLEME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Eğlemek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Eğlemek işi
                    
                    
 - TUMAĞI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        İngin, nezle, dumağı, nevazil
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İngin, nezle, dumağı, nevazil
                    
                    
 - BAĞDAT
 - ...
 - DOĞUCU
 - ...
 - ZAĞARA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Yakanın üzerine dikilen kürk
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yakanın üzerine dikilen kürk
                    
                    
 - URAĞAN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına
                    
                    
 - AĞARIK
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Aklaşmış, rengi solmuş
                    
                    
- "Kırk yaşını aşmış, şakakları ağarık, uysal, eğik." (Tarık Dursun K)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Aklaşmış, rengi solmuş
                    
                    
 - CIDAĞI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Atın iki omzunun arası
                    
                    
 - 
                    
                        Derin, işleyen yara, büyük çıban
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Atın iki omzunun arası
                    
                    
 - ÖĞÜRÜŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Öğürme işi veya biçimi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Öğürme işi veya biçimi
                    
                    
 - DEĞMEK
 - 
    
- 
                        [-e]
                    
                        Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
                    
                    
- "Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik." (Yusuf Ziya Ortaç)
 
 - 
                    
                        Ulaşmak, erişmek
                    
                    
- "Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince..."
 
 - 
                    
                        İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek
                    
                    
- "Kurşun hedefe değdi."
 
 
 - 
                        [-e]
                    
                        Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
                    
                    
 - OĞUZCA
 - ...
 - OLAĞAN
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı
                    
                    
- "Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil, ulusal bir görevdir." (Tarık Buğra)
 
 - 
                    
                        Alışılmış olan, normal
                    
                    
- "Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur." (Halide Edip Adıvar)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı
                    
                    
 - AĞALIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Ağa olma durumu
                    
                    
 - 
                    
                        Cömertlik
                    
                    
- "Ağalığını ve eşraflığını hiç unutmamıştı." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ağa olma durumu