İçinde ğ olan 5 harfli 156 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇAĞMA
-
-
[isim]
Çağmak işi
-
[isim]
Çağmak işi
- DOĞAN
-
-
[isim]
Kartalgillerden, sırtı kül rengi ve enine çizgili, küçük kuş, fare vb. ile beslenen ve alıştırılarak kuş avında kullanılan yırtıcı bir kuş (Falco peregrinus)
-
[isim]
Kartalgillerden, sırtı kül rengi ve enine çizgili, küçük kuş, fare vb. ile beslenen ve alıştırılarak kuş avında kullanılan yırtıcı bir kuş (Falco peregrinus)
- AĞNAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayım vergisi
-
[isim]
Sayım vergisi
- YAĞAR
-
-
[isim]
Yağmur
- "Yüce dağların yağarı / Eridi kalmadı karı." (Halk türküsü)
-
[isim]
Yağmur
- LIĞLI
-
-
[sıfat]
Lığdan oluşmuş veya üzerinde lığ birikmiş
- "Lığlı katman."
-
[sıfat]
Lığdan oluşmuş veya üzerinde lığ birikmiş
- BÜLUĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ergenleşme
-
[isim]
Ergenleşme
- ÜĞRÜM
-
-
[isim]
Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon
-
[isim]
Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon
- UĞRAK
-
-
[isim]
Çok uğranılan yer
- "Bingöl bugün de şahinlerin yaylağı, çobanın uğrağı ve Türk'ün sevgisidir." (Etem İzzet Benice)
-
Yol uğrağı
- "Yol boyundaki bütün uğraklarının aksine bu nahiyeye karşılanarak girmişlerdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Çok uğranılan yer
- İĞFAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kadını aldatma, baştan çıkarma
-
Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma
- "Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir kadını aldatma, baştan çıkarma
- AĞMAK
-
-
Sarkmak, aşağıya inmek
- "Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yana eğilmek, meyletmek
-
Sarkmak, aşağıya inmek
- ÇOĞUL
-
-
[isim]
Çokluk: Ordular. Geldik
-
[isim]
Çokluk: Ordular. Geldik
- KOĞUŞ
-
-
[isim]
Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı büyük oda
- "Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor." (Peyami Safa)
-
Osmanlı Devleti'nde devşirilen çocuklara acemi ocağında eğitim ve öğretimin verildiği, birbirini izleyen yedi oda
-
[isim]
Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı büyük oda
- FARİĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vazgeçmiş, çekilmiş
-
Sıkıntısız, rahat
-
Bir mülkün kullanma hakkını başkasına bırakan
-
[sıfat]
Vazgeçmiş, çekilmiş
- MEĞER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Bilinmeyen, farkında olunmayan bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki
- "Evinin şaşmaz düzenine, sürekli durgunluğuna meğer ne de alışmış?" (Atilla İlhan)
-
[bağlaç]
Bilinmeyen, farkında olunmayan bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki
- NAĞME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi
- "Boyuna Arapçayı andırır bir nağme mırıldanıyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
Ezgi
-
Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
-
[isim]
Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi
- DEĞİN
-
-
[edat]
Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, dek
- "Kıyıdan bir alkış sesi geldi... Odanın güneşli duvarına değin." (Melih Cevdet Anday)
-
[edat]
Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, dek
- YAĞMA
-
-
[isim]
Yağmak işi
-
[isim]
Yağmak işi
- GÜĞÜM
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yandan kulplu, boynu uzun, genellikle bakırdan su kabı
-
[isim]
Yandan kulplu, boynu uzun, genellikle bakırdan su kabı
- AĞLAK
-
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- "Bana ne, onun sarı parlak bir kumaşa sarınmış ağlak suratlı bodur karısından?" (Adalet Ağaoğlu)
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- DOĞAÇ
-
-
[isim]
Şiir veya sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical
-
[isim]
Şiir veya sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical