İçinde ğ olan 8 harfli 420 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖĞÜTLEME
-
-
[isim]
Öğütlemek işi, nasihat
-
[isim]
Öğütlemek işi, nasihat
- PİSBOĞAZ
-
-
[sıfat]
Eline geçeni zamansız ve ayırt etmeden yiyen (kimse)
- "Demek ki küçük kız son derece pisboğaz olmasına rağmen bu paraları yemeyip biriktirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Eline geçeni zamansız ve ayırt etmeden yiyen (kimse)
- BAĞDAMAK
-
-
[-i]
Birkaç şeyi birbirine geçirerek bağlamak
-
İçinden çıkılmayacak bir duruma getirmek, kördüğüm etmek
-
[-i]
Birkaç şeyi birbirine geçirerek bağlamak
- ÇAĞRILIK
-
-
[isim]
Davet için yazılan kâğıt, davetiye, okuntu
-
[isim]
Davet için yazılan kâğıt, davetiye, okuntu
- BAĞLANAK
-
-
[isim]
Bağlantı
- "Bu kopuk kopuk, küçük yaşantıların ekseni, tek bağlanağı da kendisi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bağlantı
- ÇIĞRILMA
- ...
- DOĞRUSUZ
-
-
[sıfat]
Doğrusu olmayan
-
[sıfat]
Doğrusu olmayan
- YAPAĞICI
-
-
[isim]
Yün ve yapağı alıp satan kimse, yapakçı
-
[isim]
Yün ve yapağı alıp satan kimse, yapakçı
- ZAĞARLIK
-
-
[isim]
Av köpeği gibi izleme
- "Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Av köpeği gibi izleme
- ÖĞLEÜSTÜ
-
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- "Öğleüstü güreş başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- BAĞDAŞIK
-
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
- COĞRAFYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeryüzünü fiziksel, ekonomik, beşerî, siyasal yönlerden inceleyen bilim
-
Bir yeryüzü parçasını, bir bölgeyi, bir ülkeyi belirleyen, niteleyen, fiziksel, ekonomik, beşerî, siyasal gerçekliklerin tümü
- "Süratli otomobiller artık şehrin coğrafyasını da hüviyetini de değiştirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Yeryüzünü fiziksel, ekonomik, beşerî, siyasal yönlerden inceleyen bilim
- DEĞİMSİZ
-
-
[sıfat]
Liyakati olmayan, liyakatsiz
-
[sıfat]
Liyakati olmayan, liyakatsiz
- DOĞURUCU
-
-
[sıfat]
Yeni düşünceleri ortaya koyan (kimse), üretken, yaratıcı
- "Ziya Gökalp'ın kuvvetli bir hafızası, doğurucu bir muhayyilesi vardı."
-
[sıfat]
Yeni düşünceleri ortaya koyan (kimse), üretken, yaratıcı
- EĞRİLMEK
-
-
[nsz]
Eğri duruma gelmek
- "Ayağa kalkarak gözlerimle derenin eğrilen, kıvrılan yerlerinde avcıyı aradım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Eğri duruma gelmek
- SAĞIRLIK
-
-
[isim]
Sağır olma durumu
-
[isim]
Sağır olma durumu
- SEĞİRMEK
-
-
[nsz]
Hafif kımıldamak, genellikle vücudun bir yerinde deri ile birlikte derinin hemen altındaki kaslar hafifçe oynamak
- "Üç dört gün oluyor, sol gözümün alt kapağı seğiriyordu." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Hafif kımıldamak, genellikle vücudun bir yerinde deri ile birlikte derinin hemen altındaki kaslar hafifçe oynamak
- İPEĞİMSİ
- ...
- KIZCAĞIZ
-
-
[isim]
Kendisine karşı şefkat ve acıma duyulan kız
- "Narin bir kızcağızın yanındaki boş yere sokuldu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Kendisine karşı şefkat ve acıma duyulan kız
- DÜĞÜNEVİ
-
-
[isim]
Düğün yapan aile
-
[isim]
Düğün yapan aile