İçinde üç olan 5 harfli 10 kelime var. İçerisinde ÜÇ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üç olan kelimeler listesine ya da Sonu üç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜÇGÜL
-
-
[isim]
Bir tür yonca
-
[isim]
Bir tür yonca
- ÜÇLÜK
-
-
Üç tanesi bir arada bulunan, üç tane alabilen, üç taneden oluşmuş
-
[isim]
Basketbolda ceza alanı dışından atılan topun potaya geçirilmesi sonucu kazanılan üç sayı değerindeki atış
-
Üç tanesi bir arada bulunan, üç tane alabilen, üç taneden oluşmuş
- ÜÇTAŞ
-
-
[isim]
Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu
-
[isim]
Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu
- BÜKÜÇ
-
-
[isim]
Köşe
-
[isim]
Köşe
- DÜÇAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Uğramış, yakalanmış, tutulmuş
-
[sıfat]
Uğramış, yakalanmış, tutulmuş
- GÜÇLÜ
-
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- "Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır." (Atilla İlhan)
-
Şiddeti çok olan
-
Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu
-
Nitelikleri ile etki yaratan, etkili
- "Kitabında ne kadar güçlü ve üslup sahibi bir yazar olduğunu belgeler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- ÜÇGEN
-
-
[isim]
Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles
- "Tabanı otuz metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
-
[isim]
Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles
- ÜÇKAT
- ...
- ÜÇLER
-
-
[isim]
Halkın inançlarına göre üç kişilik ermişler topluluğu
-
[isim]
Halkın inançlarına göre üç kişilik ermişler topluluğu
- KÜÇÜK
-
-
[sıfat]
Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- "Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm." (Memduh Şevket Esendal)
- "Aslarda o küçük dağları ben yarattım diyen heybet ... varken ... o güdük, o boynu bükük konçinalar onlara bir türlü el kaldıramıyorlar." (Haldun Taner)
- "Kimsenin yanında küçük düşmeni istemem." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Handan'ı küçük düşürdüğünü, asıl suçun da bu olduğunu kabul etmişti." (Tarık Buğra)
-
Yaşı daha az olan
- "Ortanca ve küçük ablalar ... beni, arabanın beklediği sokağa indirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Protokol kaidelerini, çok zaman, bir yana atıp küçükle küçük, büyükle büyük olmasını biliyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Niceliği az olan
- "Kimseden en küçük bir alaka görmüyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Niteliği aşağı olan, bayağı
- "Küçük adam."
-
Geri aşamada
- "Küçük bir memur."
-
Değersiz, önemsiz
- "Bu iyi temiz, sıhhatli, küçük insanların uykusu bambaşka bir şey." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kısık, parlak olmayan (ses)
- "Küçük, tatlı bir sesle kovboy şarkıları söyledi." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse
-
[isim]
Küçük abdest
-
[sıfat]
Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı