İçinde üzm olan 22 kelime var. İçerisinde ÜZM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üzm olan kelimeler listesine ya da Sonu üzm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
MÜZMİNLEŞTİRMEK
MÜZMİNLEŞTİRME
MÜZMİNLEŞMEK
MÜZMİNLEŞME
DÜZMECELİK, DÜZMECİLİK
MÜZMİNLİK
DÜZMECE, DÜZMECİ, HÜZMELİ
BÜZMEK, DÜZMEK, MÜZMİN, SÜZMEK, YÜZMEK
BÜZME, DÜZME, HÜZME, SÜZME, ÜZMEK, YÜZME
ÜZME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜZMİNLEŞTİRMEK
-
-
[-i]
Müzmin duruma getirmek
-
[-i]
Müzmin duruma getirmek
- MÜZMİNLEŞTİRME
-
-
[isim]
Müzminleştirmek işi veya durumu
-
[isim]
Müzminleştirmek işi veya durumu
- MÜZMİNLEŞMEK
-
-
[nsz]
Süreğenleşmek
- "Hastalık müzminleşti."
-
[nsz]
Süreğenleşmek
- MÜZMİNLEŞME
-
-
[isim]
Müzminleşmek işi, süreğenleşme
-
[isim]
Müzminleşmek işi, süreğenleşme
- DÜZMECİLİK
-
-
[isim]
Düzmeci olma durumu, düzmecilik, sahtekârlık
- "Dağda taşta insanların düzmeciliği yoktu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Düzmeci olma durumu, düzmecilik, sahtekârlık
- DÜZMECELİK
-
-
[isim]
Düzmece olma durumu
- "İlişkinin düzmeceliğinden yorulunca kapıyı çarpıp çıkanın, başka birine kaptırıldığı sanısı yaygındır." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Düzmece olma durumu
- MÜZMİNLİK
-
-
[isim]
Müzmin olma durumu
-
[isim]
Müzmin olma durumu
- HÜZMELİ
-
-
[sıfat]
Işık saçan
- "Kısa hüzmeli farları yaktı."
-
[sıfat]
Işık saçan
- DÜZMECİ
-
-
Sahtekâr
-
Sahtekâr
- DÜZMECE
-
-
[sıfat]
Gerçek olmayan, düzme, sahte
-
[sıfat]
Gerçek olmayan, düzme, sahte
- DÜZMEK
-
-
[-i]
Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek
- "Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek
- "İskambil kâğıtlarını düzdü."
-
[-e]
Yaratmak, oluşturmak, meydana getirmek
- "Yeşil caminin avlusundaki sette oturmuş, Nilüfer ovasına şiir düzerken..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uydurmak
- "Bir sürü yalan düzmüş."
-
Cinsel ilişkide bulunmak
-
[-i]
Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek
- SÜZMEK
-
-
[-i]
Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
- "Suyu süzmek. Şerbeti süzmek."
-
Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak
- "Sirkenin tortusunu süzmek."
-
Gözle inceleyerek dikkatle bakmak
- "Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü." (Samim Kocagöz)
-
Göz baygın ve anlamlı bakmak
- "Bir ara yandaki masada oturan adamın beni süzdüğünü sezinledim." (Erhan Bener)
-
[-i]
Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
- BÜZMEK
-
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- "Herkesin ağzı torba değil ki çekip büzesiniz." (Burhan Felek)
-
Kısmak
-
Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- YÜZMEK
-
-
[nsz]
Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak
- "Yüzmek bilmediği için on dakika içinde boğulmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yüzme sporu yapmak
-
Bir sıvının yüzeyinde batmadan durmak
- "Tahta suda yüzer."
-
Herhangi bir durumun en aşırı derecesinde olmak
- "Hiçbir kaygının gölgelemediği bir saadet içinde yüzmektedir." (Haldun Taner)
-
Dalgalanmak
- "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Herhangi bir şeyle üzeri kaplanmak, bir şeye bulanmak
- "Kitaplar toz içinde yüzüyor. Ev pislik içinde yüzüyor."
-
[nsz]
Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak
- MÜZMİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Süreğen
- "... kadıncağızın müzmin romatizması vardı." (Haldun Taner)
-
Ne kadar süreceği belli olmaksızın sürüp giden
- "Genç kadınlara bakmak, bu adamda müzmin bir illetti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Süreğen
- YÜZME
-
-
[isim]
Yüzmek işi
-
Yüzme sporu
-
[isim]
Yüzmek işi
- BÜZME
-
-
[isim]
Büzmek işi
-
[sıfat]
Ağzı büzülerek kapatılan (kese, torba vb.)
- "Öbürü dolgunca ve büzme çarşaflı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Büzmek işi
- HÜZME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Işın demeti
-
[isim]
Işın demeti
- ÜZMEK
-
-
[-i]
Üzüntü vermek
- "Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir şeyi gerip çekerek gevşetmek, sürterek aşındırmak
- "Odunlar eşeğin sırtını üzüyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[-i]
Üzüntü vermek
- DÜZME
-
-
[isim]
Düzmek işi
-
[sıfat]
Gerçek olmayan, aslına benzetilerek uydurulan, uydurma, sahte
- "Düzme senet. Düzme belge."
-
[isim]
Düzmek işi