İçinde üze olan 7 harfli 20 kelime var. İçerisinde ÜZE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üze olan kelimeler listesine ya da Sonu üze ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Z Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜZERİNE
-
-
[zarf]
Üstüne
- "Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma şerefim üzerine ant içerim." (Anayasa)
- "Üzerimize çöken şimşekli, yıldırımlı havanın bana verdiği helecanı yeniden duyuyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Korku, su içen bir ceylana saldıran kurt gibi üzerime çullandı."
- "Aldım eve getirdim kuşu. Başka zaman olsa üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi uyurdum. Gece uyku girmedi gözüme. Arada bir uyanıp kuşa baktım." (Tarık Dursun K)
-
Hakkında
- "Dil üzerine bir yazı."
- "Söylediklerini hepimiz ayrı ayrı üzerimize almıştık, susuyor ve sıkılıyorduk." (Ömer Seyfettin)
-
...-den dolayı
- "Onun gelmesi üzerine ortalık düzeldi. Bu söz üzerine herkes rahat etti."
- "Fakat haydi beni boşadınız. Almanya'da sevdiğiniz bir başka kadını üzerime aldınız neyse." (Ömer Seyfettin)
-
...-den sonra
- "Bunca hazırlık üzerine yola çıkmamak insanı üzer."
-
[zarf]
Üstüne
- YÜZEYLİ
- ...
- DÜZENCE
-
-
[isim]
Sıkı düzen, disiplin
-
[isim]
Sıkı düzen, disiplin
- MÜZELİK
-
-
[sıfat]
Müzeye konulacak değerde veya eskilikte olan
- "Müzelik gümüş bilezik."
-
Eski, köhne
-
[sıfat]
Müzeye konulacak değerde veya eskilikte olan
- DÜZENTİ
-
-
[isim]
Bir şeyi, bir durumu olduğundan değişik göstermek amacıyla hazırlanan düzen, mizansen
-
[isim]
Bir şeyi, bir durumu olduğundan değişik göstermek amacıyla hazırlanan düzen, mizansen
- DÜZEMEK
-
-
[-i]
Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek
-
[-i]
Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek
- DÜZELİŞ
- ...
- DÜZEYLİ
-
-
[sıfat]
Belli bir düzeyi olan, seviyeli (kimse)
-
[sıfat]
Belli bir düzeyi olan, seviyeli (kimse)
- DÜZELTİ
-
-
[isim]
Düzeltme işi, tashih
-
Basılmakta olan bir eserin provaları üzerinde özel düzeltme işaretleriyle yanlışları gösterme
-
[isim]
Düzeltme işi, tashih
- DÜZENLİ
-
-
[sıfat]
Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam
- "Hele, düzenli giyim diye bir dertleri hiç yoktur." (Samiha Ayverdi)
-
Sistemli, nizamlı
-
[sıfat]
Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam
- ÜZERLİK
-
-
[isim]
Sedef otugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri beyaz renkte, susama benzeyen tohumları acı olan, halk hekimliğinde tedavi amaçlı, tütsü olarak kullanılan bir bitki (Peganum harmala)
- "Miniminiyken o da benim gibi üzerlikle tütsülenmiştir." (Refik Halit Karay)
-
Bu bitkinin tohumlarından yapılan nazarlık veya süs olarak kullanılan eşya
-
[isim]
Sedef otugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri beyaz renkte, susama benzeyen tohumları acı olan, halk hekimliğinde tedavi amaçlı, tütsü olarak kullanılan bir bitki (Peganum harmala)
- DÜZELME
-
-
[isim]
Düzelmek durumu
-
[isim]
Düzelmek durumu
- MÜZEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Arabozan
-
[sıfat]
Arabozan
- DÜZENCİ
-
-
[sıfat]
Düzen, hile yapan, hileci, oyunbaz, düzenbaz, entrikacı, dessas
-
[sıfat]
Düzen, hile yapan, hileci, oyunbaz, düzenbaz, entrikacı, dessas
- GÜZEŞTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Geçmiş, geçen
- "Bahse girer misiniz? Beş dakika içinde en heyecanlı bir vaka icat etmeye muktedir olursam bu iki güzeşte aylıktan birini kasaya bırakır mısınız?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Geçmiş, geçen
- TEKDÜZE
-
-
[sıfat]
Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, biteviye, monoton
- "Geçmişe ait kişiler, olaylar bu tekdüze yaşam içinde renkli bir rüya hüviyeti alabilirler." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar edilerek, bitevi, biteviye
-
[sıfat]
Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, biteviye, monoton
- YÜZERLİ
- ...
- DÜZENEK
-
-
[isim]
Mekanizma
-
[isim]
Mekanizma
- GÜZELCE
-
-
[sıfat]
Güzele yakın, güzel gibi
- "Kızı belki anasından biraz güzelce." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
(güze'lce) İyice, adamakıllı
- "Kadın, keçiyi sağmış, çardağın suyunu çekmiş, etrafını güzelce süpürmüştü." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Güzele yakın, güzel gibi
- GÜZELİM
-
-
değer verilen, sevilen
- "Güzel kız. Güzel çiçek."
- "Yalının en güzel odası bizimdi."
- "Güzel ne güzel olmuşsun / Görülmeyi görülmeyi." (Karacaoğlan)
- "Yüzüne bakmazmış o güzelim ağır eşyanın." (Peyami Safa)
-
[ünlem]
sevecen bir biçimde söylenen bir seslenme sözü
- "Güzel şey canım, milletvekili olmak!" (Çetin Altan)
-
değer verilen, sevilen