İçinde ütme olan 22 kelime var. İçerisinde ÜTME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ütme olan kelimeler listesine ya da Sonu ütme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

9 Harfli Kelimeler

PÖRSÜTMEK

8 Harfli Kelimeler

BÜYÜTMEK, ÇÜRÜTMEK, PÖRSÜTME, SÜRÜTMEK, ÜRKÜTMEK, YÜRÜTMEK

7 Harfli Kelimeler

BÜYÜTME, ÇÜRÜTME, ÖĞÜTMEK, SÜRÜTME, ÜRKÜTME, ÜŞÜTMEK, YÜRÜTME

6 Harfli Kelimeler

GÜTMEK, ÖĞÜTME, TÜTMEK, ÜŞÜTME



5 Harfli Kelimeler

GÜTME, TÜTME, ÜTMEK

4 Harfli Kelimeler

ÜTME


Kelime bulma makinesi

E M T Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

ÜTME

3 Harfli Kelimeler

MET, TEM, TÜM

2 Harfli Kelimeler

EM, ET, ME, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PÖRSÜTMEK
...
ÇÜRÜTMEK

  1. [-i] Çürümesine sebep olmak
  2. Eti bayatlatıp gevrek bir duruma getirmek
  3. Doğru olarak ileri sürülen bir düşüncenin, bir davanın boşluğunu, anlamsızlığını ortaya koymak

BÜYÜTMEK

  1. [-i] Büyük duruma getirmek, genişletmek
  2. Yetiştirmek, bakmak
    • "Büyüt bu fidanı ey genç / Hazır yeşermişken." (Behçet Necatigil)
  3. Abartmak, mübalağa etmek
    • "Bir ara yine işi büyüttüğüne, hayale kapıldığına hükmetti." (Refik Halit Karay)

ÜRKÜTMEK

  1. [-i] Ürküntü vermek
  2. Korkutup kaçırmak
    • "Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
  4. Korkutmak
    • "Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. Kuşkulandırmak
    • "Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)

SÜRÜTMEK

  1. [-i] Sürüme işini yaptırmak

YÜRÜTMEK

  1. [-i] Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
  2. Gerektiği gibi yapmak, uygulamak
    • "İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar."
  3. Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak
  4. [nsz] Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek
    • "Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek."
  5. İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak
    • "Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi." (Haldun Taner)
  6. Habersiz olarak almak, çalmak
    • "Bizim kalemi yürütmüşler."

PÖRSÜTME
...
ÇÜRÜTME

  1. [isim] Çürütmek işi

YÜRÜTME

  1. [isim] Yürütmek işi
  2. Kanunları uygulama işi, icra
    • "Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır." (Anayasa)
  3. Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının hepsi

ÜŞÜTMEK

  1. [-i] Üşümesine sebep olmak
    • "Havanın üşütecek kadar serin olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [nsz] Üşüyüp hasta olmak, soğuk almak
  3. [nsz] Delirmek, aklını yitirmek

BÜYÜTME

  1. [isim] Büyütmek işi
  2. Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse
    • "O, filancanın büyütmesidir."
  3. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı

ÖĞÜTMEK

  1. [-i] Bir araçla tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek
    • "Bu değirmen, günde ancak kırk elli çuval öğütebilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Ezmek, çiğnemek

SÜRÜTME

  1. [isim] Sürütmek işi
  2. Deniz dibini taramaya yarar, demir bir çerçeveye geçirilmiş ağ
  3. Deniz içinde çekilerek balık avlamaya yarar bir tür olta

ÜRKÜTME

  1. [isim] Ürkütmek işi

TÜTMEK

  1. [nsz] Duman veya buhar çıkarmak
    • "Dumanı tütmekte olan bir vapuru görerek artık yerine dönmeyi akıl etti." (Haldun Taner)
  2. Dumanı geri vermek
    • "Kahvelerin içi tüten ocakla göz gözü görmez bir hâldeydi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Yaşamak, varlığını sürdürmek
    • "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
  4. İyi veya kötü kokmak

ÖĞÜTME

  1. [isim] Öğütmek işi
    • "Bizim oralarda buğdaylarını öğütmeye gelip değirmende kalan köylülere nöbetçi derler." (Memduh Şevket Esendal)

GÜTMEK

  1. [-i] Hayvan veya hayvan sürüsünü önüne katıp otlatarak sürmek
  2. [nsz] Bir düşünceyi, bir duyguyu veya bir ilkeyi gerçekleştirmeye çalışmak
    • "Amaç gütmek. Kin gütmek."
  3. Bir kimseyi, bir topluluğu kendi düşünce ve amacı doğrultusunda yönetmek, sevk ve idare etmek

ÜŞÜTME

  1. [isim] Üşütmek durumu

GÜTME

  1. [isim] Gütmek işi
    • "Oğlan okula gitmeden davar gütmeye başlar." (Necati Cumalı)

ÜTMEK

  1. [-i] Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek
  2. Taze buğday veya mısırı ateşe tutup pişirmek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü