İçinde üt olan 8 harfli 91 kelime var. İçerisinde ÜT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üt olan kelimeler listesine ya da Sonu üt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜRKÜTMEK
-
-
[-i]
Ürküntü vermek
-
Korkutup kaçırmak
- "Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
-
Korkutmak
- "Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kuşkulandırmak
- "Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Ürküntü vermek
- SÜTSÜZCE
- ...
- ÜTÜLEMEK
-
-
[-i]
Ütü ile buruşukluklarını gidermek
- "Bir erkek, hizmetçisini sevse ondan daha iyi kimsenin çamaşır ütüleyemeyeceğine inanır." (Refik Halit Karay)
-
Alevde tüylerini veya kabuğunu yakıp gidermek
- "Çakmak kıvılcım çıkardı, çıkarmasıyla pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi." (Burhan Felek)
-
[-i]
Ütü ile buruşukluklarını gidermek
- YÜRÜTMEK
-
-
[-i]
Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
-
Gerektiği gibi yapmak, uygulamak
- "İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar."
-
Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak
-
[nsz]
Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek
- "Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek."
-
İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak
- "Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi." (Haldun Taner)
-
Habersiz olarak almak, çalmak
- "Bizim kalemi yürütmüşler."
-
[-i]
Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
- TECERRÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Her şeyden uzaklaşma, sıyrılma, soyutlanma
- "İlk gençlik yılları da aynı hâlet ve tecerrüt içinde geçti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Her şeyden uzaklaşma, sıyrılma, soyutlanma
- KÜTÜKLÜK
-
-
[isim]
İçine şarjöre geçirilmiş tüfek fişeği konulan ve palaska kayışına geçirilen kösele çanta, fişeklik
-
[isim]
İçine şarjöre geçirilmiş tüfek fişeği konulan ve palaska kayışına geçirilen kösele çanta, fişeklik
- TÜTÜNLÜK
-
-
[isim]
Tütün ekilen yer, tütün tarlası
-
Hayvanın sırt bölgesinden çıkarılan pastırmalık et
-
Sırtın kuyruğa yakın yerinden yapılmış en gevrek pastırma
-
[isim]
Tütün ekilen yer, tütün tarlası
- LÜTUFKAR
- ...
- SÜTÇÜLÜK
-
-
[isim]
Süt satma işi
-
Sütten kaymak, tereyağı, yoğurt, peynir vb. ürünler elde etme işi
-
[isim]
Süt satma işi
- MÜTTEFİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bağlaşık
-
Bağlaşık
- TECEDDÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yenilik
-
[isim]
Yenilik
- TEVELLÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanın doğumu, doğduğu zaman
-
[isim]
İnsanın doğumu, doğduğu zaman
- BÜSBÜTÜN
-
-
[zarf]
İyiden iyiye, iyice, tamamen, tamamıyla, temelli
- "Seçim günleri yaklaştıkça iki komşu da propaganda faaliyetini büsbütün artırdılar." (Haldun Taner)
-
[zarf]
İyiden iyiye, iyice, tamamen, tamamıyla, temelli
- KÜSKÜTÜK
-
-
[sıfat]
Çok sarhoş
-
[zarf]
Çok sarhoş bir biçimde, çok sarhoş olarak
- "Sarhoşlar gibi meçhul bir istikamete doğru küskütük ilerliyorsun." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Çok sarhoş
- MÜTEKAİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Emekli
- "Onu komşularından bir mütekait askerî doktor tedavi ediyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Emekli
- SÜTUNCUK
-
-
[isim]
Gövdesi klasik sütunlardan ince ve uzun olan küçük sütun
-
[isim]
Gövdesi klasik sütunlardan ince ve uzun olan küçük sütun
- TELEÜTÇE
- ...
- MÜTTEHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birlik durumuna gelmiş, birleşik, birlik olmuş
-
[isim]
Birleşik
-
[sıfat]
Birlik durumuna gelmiş, birleşik, birlik olmuş
- TAHAŞŞÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yığınak
-
[isim]
Yığınak
- YÜRÜTÜCÜ
-
-
[isim]
Yürütme yetkisini kullanan kimse
-
[isim]
Yürütme yetkisini kullanan kimse