İçinde üt olan 5 harfli 37 kelime var. İçerisinde ÜT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üt olan kelimeler listesine ya da Sonu üt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜTME
-
-
[isim]
Gütmek işi
- "Oğlan okula gitmeden davar gütmeye başlar." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Gütmek işi
- GÖBÜT
-
-
[isim]
Yuvarlak, yassı, içine yumurta vb. malzemeler konan ekmek
-
[isim]
Yuvarlak, yassı, içine yumurta vb. malzemeler konan ekmek
- BÜTAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metal bidonlar içinde az bir basınç altında sıvılaşan, yakıt olarak yararlanılan HC formülündeki hidrokarbür gazı
-
[isim]
Metal bidonlar içinde az bir basınç altında sıvılaşan, yakıt olarak yararlanılan HC formülündeki hidrokarbür gazı
- PÜTÜR
-
-
[isim]
Küçük kabarcık, çıkıntı, pürüz, pürtük
-
[isim]
Küçük kabarcık, çıkıntı, pürüz, pürtük
- TÜTSÜ
-
-
[isim]
Dinî törenlerde çevrenin güzel kokmasını sağlamak, büyü veya ilaç yapmak amacıyla yakılan kokulu madde
- "Arziya Hanım da perilerle mutat olan konsültasyonu yaptıktan sonra bana bir tütsü verdi. Nazar değmiş olduğunu ve fazla çalıştırmamalarını tavsiye etti." (Haldun Taner)
-
İçki
-
[isim]
Dinî törenlerde çevrenin güzel kokmasını sağlamak, büyü veya ilaç yapmak amacıyla yakılan kokulu madde
- SÜTSÜ
-
-
[sıfat]
Sütü andıran, süte benzeyen, süt gibi
-
[sıfat]
Sütü andıran, süte benzeyen, süt gibi
- DÖNÜT
-
-
[isim]
Geri bildirim
-
[isim]
Geri bildirim
- BÜTÜN
-
-
[sıfat]
Eksiksiz, tam
- "Güller bütün güller bu sabah / Bir ağızdan şarkı söyler gibi açıyor her bahçede." (Necati Cumalı)
- "Meseleyi bütün çıplaklığıyla anlattım." (Mahmut Yesari)
-
Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi
- "Bütün civar köylerde onu sevmeyen yoktu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bozuk olmayan (para)
- "Bütün para."
-
Parçalanmamış
-
[isim]
Birlik, tamlık
- "Şiirde bir bütünün lüzumuna inananlar bile mısralar arasında birtakım aralıklar kabul eder." (Orhan Veli Kanık)
-
[sıfat]
Eksiksiz, tam
- ÜTÜCÜ
-
-
[isim]
İşi kumaş, giysi, çamaşır vb. ütülemek olan kimse
-
[isim]
İşi kumaş, giysi, çamaşır vb. ütülemek olan kimse
- GÜLÜT
-
-
[isim]
Skeç, revü, eğlence gösterisi vb.ne eklenen beklenmedik gülünç sözler veya durumlar
-
[isim]
Skeç, revü, eğlence gösterisi vb.ne eklenen beklenmedik gülünç sözler veya durumlar
- KÜTLÜ
-
-
Çekirdekli, çiğitli pamuk
- "Kütlüler ak öbeklerle ovaya yayılmıştı." (Yahya Kemal)
-
Çekirdekli, çiğitli pamuk
- SÜTLÜ
-
-
[sıfat]
İçinde süt bulunan, sütle yapılan
- "Bir kanepeye oturdum, bir sütlü kahve ısmarladım." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Süt veren, sağmal
- "Sütlü inek."
-
Taneleri sertleşmemiş, yumuşak taneli (mısır, buğday vb.)
-
[isim]
Sütlaç
-
[sıfat]
İçinde süt bulunan, sütle yapılan
- SÜTUN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon
- "Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sanat dergilerinden biri bir ara, genç şairlere sütunlarını açmıştı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon
- "Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Alt alta sıralanmış şeyler dizisi
- "Rakam sütunu."
-
Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey
- "Alev sütunu. Su sütunu."
-
Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey
-
[isim]
Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon
- BÜTÇE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Devletin, bir kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir süre için tasarladığı gelir ve giderlerinin tümü
- "Düğün sahibinin bütçesi ne kadar dar ve mütevazı olursa olsun, hokkabaz şarttı." (Samiha Ayverdi)
-
Devlet ve öteki kuruluş veya toplulukların belirli bir dönem içindeki gelir ve giderlerinin oranlama niceliklerini önceden belirleyen, onaylayan ve bu işlemlerin yapılmasına izin veren kanun veya karar
-
[isim]
Devletin, bir kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir süre için tasarladığı gelir ve giderlerinin tümü
- KÜTÜK
-
-
[isim]
Kalın ağaç gövdesi
- "Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur?" (Halide Edip Adıvar)
-
Kesilmiş ağaç gövdesi
- "Kenara iri zeytin kütükleri istif edilmişti." (Refik Halit Karay)
-
Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü
- "Çamlıkları yarıyoruz, ağaçların kütüklerinden atlıyoruz, ne bir köy ne bir ses var." (Memduh Şevket Esendal)
-
Asma fidanı
- "Kütüklerin üstündeki koruklara otlar tırmanan bahçeyi bir daha geçiyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
Resmî kayıt defteri, ana defter
-
Nüfus kütüğü
-
Kütük demir
-
Görgüsüz, kaba kimse
- "Biraz sonra bizim kütük kanepenin üstüne oturmuş, ayaklarıyla yerdeki yaprakları eziyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Kalın ağaç gövdesi
- SÜTRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Perde, örtü
-
Evde veya açık alanda namaz kılarken öne konulan nesne
-
Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper
-
[isim]
Perde, örtü
- BÜTEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Olefin grubundan C4H8 formülünde iki hidrokarbonun adı
-
[isim]
Olefin grubundan C4H8 formülünde iki hidrokarbonun adı
- KÜTLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın
-
Bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu, kitle
-
Belirli işleviyle özellik gösteren büyük insan kalabalığı
- "Seçmen kütlesi."
-
Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren kat sayı veya nesne niceliği
-
[isim]
Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın
- KÜTÜR
- ...
- BÜTEY
- ...