İçinde ül olan 8 harfli 172 kelime var. İçerisinde ÜL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ül olan kelimeler listesine ya da Sonu ül ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÜYÜLTME
-
-
[isim]
Büyültmek işi
- "İşin içinde bir büyültme, bir şişirme var." (Haldun Taner)
-
Fotoğraf ve resimlere boyut kazandırma işlemi, agrandisman
-
[isim]
Büyültmek işi
- ÖVÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Övücü olma durumu
-
[isim]
Övücü olma durumu
- DÖKÜLMEK
-
-
[nsz]
Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
- "Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kumaş dökümlü olmak
-
Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak
-
[-e]
Düşmek
- "Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Çıkmak, ortaya konulmak
- "Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kaplamak, yayılmak
- "Duvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Salınmak, serbest bırakılmak
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[-e]
Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek
- "Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek
- "Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Çok yorgun, hasta olmak
- "Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler." (Tarık Buğra)
-
Akarsular, göl veya denize akmak
-
[nsz]
Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
- FORMÜLER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Formüllerin bir araya toplandığı kitap veya dergi
-
[isim]
Formüllerin bir araya toplandığı kitap veya dergi
- TÖZCÜLÜK
-
-
[isim]
Bir veya birçok tözün varlığını öne süren öğretilerin genel adı
-
[isim]
Bir veya birçok tözün varlığını öne süren öğretilerin genel adı
- ÇÜRÜKÇÜL
-
-
Doğal olarak hayvan ve bitki kalıntılarının üzerinde yaşayan ve onların çürümesine yol açan (bitki ve organizmalar), saprofit
-
Doğal olarak hayvan ve bitki kalıntılarının üzerinde yaşayan ve onların çürümesine yol açan (bitki ve organizmalar), saprofit
- YÜKLÜLÜK
-
-
[isim]
Yüklü olma durumu
-
Ağırlık, gerginlik
- "Odanın havasında acayip bir durgunluk, bir yüklülük vardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yüklü olma durumu
- MİNÜSKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük harf
-
[isim]
Küçük harf
- DÜZÜLMEK
-
-
[nsz]
Düzme işine konu olmak veya düzme işi yapılmak
- "O araba önde, öteki arabalar arkada, süvariler ve yayalar yola düzüldüler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Düzme işine konu olmak veya düzme işi yapılmak
- KÜLLENME
-
-
[isim]
Küllenmek işi
-
[isim]
Küllenmek işi
- MAJÜSKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Büyük harf
-
[isim]
Büyük harf
- ÖRGÜLEME
-
-
[isim]
Örgülemek işi
-
[isim]
Örgülemek işi
- DESTEGÜL
- ...
- TEZELZÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sarsılma, sallanma
-
[isim]
Sarsılma, sallanma
- GÜLEÇLİK
-
-
[isim]
Güleç olma durumu
-
[isim]
Güleç olma durumu
- KÜLLİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yazarın bütün eserlerini içeren dizi
- "Başlıca şair ve nasirleri tamamıyla öğrenmek için külliyat okumak merakına düştüm." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir yazarın bütün eserlerini içeren dizi
- ÖĞÜTÜLME
-
-
[isim]
Öğütülmek işi
-
[isim]
Öğütülmek işi
- SÜZÜLMEK
-
-
[nsz]
Süzme işine konu olmak
- "Bal süzüldü."
-
Akmak
- "Gözlerimden yaşlar süzüldü."
-
Kuş kanatları gerili olarak görünür bir hareket yapmadan havada ilerlemek
- "Kuş, gene havada süzülüp daireler çiziyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sessizce ve görünür bir hareket yapmadan ilerlemek
- "Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İnsan sessiz, gizlice ve kayıyormuş gibi gitmek
- "Bir daha vurdum ve cevap alamayınca her zaman yaptığım gibi usulca kapıyı açıp içeri süzüldüm." (Haldun Taner)
-
Göz baygınlaşmak, mahmurlaşmak
- "Bu sözleri söylerken mebusun gözleri süzülerek ufalıyordu." (Peyami Safa)
-
Uyumlu bir biçimde ve salınarak yürümek
- "Bir tanesinin elinde-muhakkak çalmış olacak- bir şık şemsiye, o günün sosyete hanımlarını taklit ederek kırıtıyor, süzülüyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
Yüzüne nazlı bir anlam vermek
-
Çok zayıflamak
- "Yedi sekiz gün içinde kızcağız, süzülmüş, solmuş, gözleri çukura kaçmıştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Süzme işine konu olmak
- GÜLİSTAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gül bahçesi
-
Huzurlu, rahat ve zenginlik dolu yer
- "Hayat her zaman gülistan değil, amcacığım." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Gül bahçesi
- OKÜLTİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gizlicilik
-
[isim]
Gizlicilik